Aşk nedir?Üç harf, bir hece ve bir kelime.
Eskiden aşkı yağmur olarak tanımlardım. Çünkü onun bana yağmurla birlikte geldiğine inanırdım hep. Ne zaman yağmur yağsa hep onu hatırlar ve bir yerlerden çıkıp tekrar beni bulacağını düşünürdüm. Belki de olmasını istediğim şey buydu. Yağmur, benim umudumdu. Aşka dair biten umuduma ışık tutan bir yan karakter gibiydi.
Peki ya şemsiye?
Bizi birbirimize bağlayan şeyin ise şemsiye olduğunu düşünürdüm. O şemsiye sayesinde defalarca kez karşılaşmıştık. Ve ona olan duygularım gün geçtikçe büyümüştü. Ona karşı hissettiğim duygularım basit bir hoşlantıdan mı ibaretti, yoksa daha mı fazlasıydı bilmiyordum...
O şemsiyenin Aras'a ait olduğunu öğrenmiştim. Ve son günlerde düşündüğüm tek bir şey vardı. Belki de o şemsiyenin bana gelme amacı farklıydı. Aslında Atalay'ı değil de Aras'ı bana getirmiştir...
Aras hayatıma yeniden dahil olduğundan beri her şey benim için daha karmaşık bir hale gelmişti. Emin olduğumu düşündüğüm her şeyin yanında şu an bir soru işareti vardı. Her şey daha anlamsız ve anlaşılması zor bir hal almıştı.
Şu an karşımda oturan sıska sarışına bakarken aklımda çok fazla düşünce olduğunu fark ettim. Sanki ona baktığımı fark etmiş gibi bakışlarını bana çevirdi. Ve masum masum bakmaya başladı. Ah! Ve bana hissettirdiği duygular... En garip ve anlaşılması zor olanı ise buydu. Sanki bana sarışın virüsü bulaştırmıştı. Ve gün geçtikçe bu virüs içimde büyüyor gibiydi.
"Neden bana öyle bakıyorsun, Tombiş?" dedi şüpheci bir ifadeyle bana bakarak. "Yoksa ne kadar yakışıklı olduğumu düşünerek hayrete mi düşüyorsun? Bu yakışıklıyı kendime nasıl aşık ettim? Eminim aklında bu sorular dönüp duruyordur. Ama endişelenme, Tombiş. Ben sadece seni seveceğim. Benim için senden başka bir seçenek yok. Bu yüzden bunu düşünme ve yemeğine odaklan." dedi göz kırparak.
Ağzım bir karış açık ona bakakaldım. Gerçekten insanı hayrete düşürecek cevapları vardı.
"H-hayır." dedim hayretle gülerek. "Böyle bir şeyi hiç düşünmedim." dedim kendimi savunmaya geçerek. "Ayrıca..." dedim ilgisiz görünmeye çalışarak. "Neden benden başka seçeneğin yok?"
Pizza diliminden bir ısırık aldıktan sonra gülümsedi. "Aşık olacağın kişiyi seçemezsin, Tombiş." dedi peçete ile dudaklarını silerek. "Kalp... Her şey orada başlayıp, orada son buluyor. Benim kalbim Tombiş seviyor sanırım." dedi dudakları yana doğru kıvrılırken. "Seni sevmek konusunda oldukça ısrarcı." dedi mavi gözleri ile bana anlamlı bir ifadeyle bakarak. "Seni kolayca bırakmayacağını söylüyor, Tombiş. Kalbimle baş edebilecek misin?"
Portakal suyumu elime aldıktan sonra bir yudum aldım. Her cümlesi nasıl oluyor da kalbimi bu denli etkiliyordu? Söyledikleri beni son zamanlarda olduğu gibi garip bir duygu çukuruna hapsetmişti. Duygularıma ne yön verebiliyordum, ne de bir anlam.
"Kalbin..." dedim bakışlarımı kaçırarak. "Senin gibi inatçı."
Gülüş sesini işittiğimde kalbimde yeniden bir hareketlenme hissettim. "Kalbim uzun zamandır seni bekliyordu, Tombiş." dedi yeni bir pizza dilimine uzanarak. "Kalbim, sadece sana karşı böyle hızlı atıyor. Senden başkası kalbimde bu etkiyi bırakamaz." dediğinde bakışlarımız tekrar buluştu. Mavi gözlerine bakarken kendimi son zamanlarda olduğu gibi yeniden aynı duygular içerisinde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Genç KurguHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...