"Hıçkırmanın sebebini."Ne? Nasıl biliyordu? O an aklıma Atalay ile ilgili anılarımı anlatırken hıçkırık konusunu da anlattığım gelmişti.
"Bir sebebi yok." dedim abartılı bir şekilde gülerek. Bu konuyu daha fazla deşmesini istemiyordum.
"Ama sebebini biliyorum." dedi bugünkü en parlak gülümsemesi ile. Bakışlarım gülüşüne kaydığında yüzümde bir gülümseme oluştu. O an fark ettim... Aras hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemeye sahipti.
"Hayır, bilmiyorsun." diyerek onu haksız çıkarmaya çalıştım. Ama tabi ki işe yaramamıştı. Yüzündeki ifade değişmemiş aksine daha da parlak bir gülüşe dönüşmüştü.
"Ama merak ediyorum." dedi gülümsemesini gizlemeye çalışarak. "Neden heyecanlandın?"
O an yanaklarımın alev aldığını hissettim. Neden beni zorlamak zorundaydı? Bakışlarımı kaçırarak yanından geçip yürümeye başladım. Ve ekledim; "Heyecanlanmadım."
Arkamdan gülme sesini işittim.
Ve tekrar hıçkırık!
********"Bir hafta sonra doğum günün olduğunu unutmadın değil mi?"
Yüzümü buruşturmadan edemedim. Dicle her sene olduğu gibi benim için bir parti düzenlemeye çalışacaktı.
"Dicle, benim için doğum gününün önemi olmadığını biliyorsun." diye mırıldandım. Kendimi yatağa bıraktıktan sonra bakışlarımı tavana çevirdim. Belki de tavanım için bir şeyler almalıydım. Gece parlayan yıldızlar gibi...
"Hadi ama Ezgi, her sene olduğu gibi yine bahane mi bulacaksın?" derken gözlerini devirdiğini hayal edebiliyordum.
"Bahane değil, sadece benim için düzenlenen partilerden hoşlanmıyorum." dedim onu ikna etmeye çalışarak. Dicle pes etmek nedir bilmiyordu.
Nefesini abartılı bir şekilde verdikten sonra söze başladı; "Senin fikrini soran yok Ezgi. Bu sefer bana engel olmana izin vermeyeceğim. O gün tıpış tıpış partiye geleceksin."
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Son günlerde hayatımda hızlı gelişen olaylar vardı. Sorunlar ve karmaşık duygular... Şu an düşünmek istediğim en son şey bir partiydi. Kendimi bu tür kutlamalar için hazır hissetmiyordum. Çünkü hala bir yanım acı çekiyordu. O olayın üstünden bir ay geçmişti. Ama hala beni rahatsız eden bazı şeyler vardı...
"Dicle, şuan kapatmam lazım. Seni sonra arayacağım." dedim yalan söyleyerek. Şu an sadece sessizliğe ihtiyacım vardı.
"Kaç bakalım. Bu parti istesen de istemesen de olacak." dedi ve telefonu kapattı.
Telefonumu yatağın üzerine koyduktan sonra başımı yana çevirip Tombişe baktım. Son bir aydır benim uyku arkadaşımdı. Aras'ın bana özür dilemek için yaptığı küçük sürpriz aklıma gelince gülümsedim. Bana üzerinde 'Ben Tombişim." yazan oyuncak ayıcık almıştı. Adını Tombiş koymuştum. Son zamanlar da alışkanlık edindiğim bir şey vardı. O da Tombiş ile dertleşmekti. Belki iyi bir dert ortağı değildi. Ama iyi bir dinleyiciydi.
"Tombiş, neden bu kadar karmaşık hislerim?"
Son günlerde kendimi garip hissediyordum. Hissetmemem gereken duyguları hissediyordum. Sanki kalbim ve zihnim çok farklı bir yoldaymış gibiydi. Zihnim o kadar doluydu ki... Sanki kalbimdeki fazla yükü üstlenmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Novela JuvenilHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...