Birlikte Kore restoranına girişimizi yaparken garip bir heyecanın beni ele geçirmesine izin vermiştim. Aras'la randevuya çıkma fikri şu an bana çok daha fazla cazip gelmeye başlamıştı.
Kore restoranının sahibi tahmin ettiğim gibi koreliydi. Bizi geleneksel Hanbok kıyafeti ile gördüğünde başta şaşkınca bize baktı. Ardından yüzünde belirgin bir memnuniyet belirdi.
Bizi türkçe selamladı. "Hoşgeldiniz." dedi yüzündeki samimi ifadeyle. Ardından yüzündeki beklinti dolu ifadeyle "Kore kültürünü seviyor olmalısınız." dedi bozuk türkçesiyle.
Başımı gülümseyerek olumlu anlamda salladım. "Evet, çok mu belli?" dedim heyecanımı gizli tutmaya ihtiyaç duymadan. Restoranın sahibi genç ve yakışıklıydı. Ve sevimli...
Yüzündeki gülümsemeyi gizlemeye çalıştı. Ama bunda başarılı olamamıştı. Göz ucuyla kıyafetlerimizi gösterdi. "Anlamak çok da zor olmadı." dedi yakışıklı yüzündeki gülümsemeyle.
Karşımdaki restoranın sahibine hayran bir ifadeyle bakmakla meşgul olduğumu, Aras'ın beni belimden nazikçe kendisine doğru çekmesiyle farkına varmıştım.
O an karşımdaki yakışıklı koreli de Aras'ı yeni fark etmiş gibi ona döndü. Ve bana ithafen konuşmaya başladı. "Sevgiliniz de Kore'yi seviyor olmalı." dediğinde gözlerim hafifçe büyüdü. Tam Aras'ın sevgilim olmadığını söyleyecektim ki, Aras buna engel oldu.
"Hayır, aslında seven kişi ben değilim." dedi buz gibi bir sesle. Bakışlarını bana çevirdi ve gülümsedi. "Onun için buna katlanıyorum."
Kulağıma hoş bir kahkaha sesi geldi. Bakışlarım tekrar yakışıklı koreliyi bulduğunda istemsizce gülümsedim. Gözleri güldüğünde daha çok kısılıyordu. Ve bu görüntü sanki gözleri kaybolmuş gibi bir izlenim bırakıyordu.
"Gerçekten çok tatlısınız." dedi bozuk sevimli aksanıyla. "Buraya geleneksel kıyafetimiz ile gelmeniz bizi çok mutlu etti. Çok teşekkür ederim." dedi minnet dolu bir gülümsemeyle.
"Anieyo." (Rica ederim) dedim korece konuşmaya çalışarak.
Korece konuşmam onu şaşırtmışa benziyordu.
Yüzünde keyifli bir ifade belirdi. "Bu çok sevimli. Kore'ye olan ilginize çok minnettarım." dedi gülümseyerek. Bakışları restoranın içerisinde gezindi bir süre. Sonra gülümseyerek bize döndü. "Sizin için harika bir masam var." dedi yürümeye başlayarak. Biz de ardından onu takip etmeye başladık.
Boş bir masanın önünde durduğumuzda memnuniyetle gülümsedim. Gerçekten güzel bir seçimdi. Restoranın en güzel ışık alan masasıydı. Pencere kenarı olması ayrı bir artı noktasıydı. Çünkü manzara hiçte kötü değildi. Ankara'da olabilecek en ortalama manzaralardan biriydi.
Sandalyeyi çekip oturacağım sıra da Aras buna engel oldu. Ona anlamaz gözlerle baktım. Arkamdan dolaştıktan sonra sandalyemi benim için çekti. Şaşkınca bakışlarımı ona diktim. Bugün farklı bir Aras'tı... Derin bir nefes aldıktan sonra sandalyeme oturdum.
Bu sırada koreli restoran sahibinin bıyık altından gülüşü gözümden kaçmamıştı.
Huzursuz bir şekilde yerimde kıpırdandım. Alışık olmadığım şeyler beni tuhaf hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Teen FictionHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...