"Ezgi gelip siparişlerde yardımcı olur musun?" amcamın sorusuyla kendime gelirken olur anlamında kafamı salladım.Amcamın yanına gidip siparişleri elime aldım. Ve üniversiteli çift olduklarını tahmin ettiğim kişilerin siparişini önlerine koyduktan sonra "Afiyet olsun." dedim gülümseyerek.
Tekrar amcamın yanına döndüğümde telefonla konuşup kağıda bir adresi not alınca eve sipariş istediklerini anlamıştım.
Telefonu kapatıp bana dönünce "Başka sipariş var mı?" diye sordum. Şu an Aras'ı düşünüp sinir olmaktansa amcam ve anneme yardım etmeyi tercih ederdim.
Kolundaki saate baktıktan sonra bana döndü. "Sipariş aldık. Ama yetişmesi gereken siparişler var. Annende tek başına halledemez."dedi alnını kırıştırarak. " Berkay'da başka eve siparişi götürüyor." dedi düşünceli bir ifadeyle. Berkay restoranın yarı zamanlı çalışanıydı.
"Ben götürebilirim." dedim gülümseyerek. Amcam bana tereddütle baktıktan sonra siparişi poşete koydu.
"Siparişi sizin okulun yakınlarındaki bir parka götüreceksin." dedi ve bana döndü. "Bundan annenin haberi olmasın bak." dedi parmağını sallayarak. "Sonra babanı yıldırdığı gibi beni de yıldırmaya başlar. Düşüncesinden bile yıldım bak şimdi." dedi suratını ekşiterek. Onun bu haline güldükten sonra adresin yazılı olduğu kağıdı elime alıp amcamın hazırladığı siparişi de aldım.
"Peki, söylemem ona merak etme." dedim endişeli ifadesine bakarak.
"Dikkatli ol giderken." dediğinde yüzüne hayretle baktım.
"Hadi ama her sabah gittiğim yer amca." dedim gözlerimi devirerek. Hala beni çocuk olarak görmesi sinir bozucuydu. "Bisikleti alıp öyle gidiyorum. Haberin olsun." dedim.
"Tamam. Hadi çabuk gidip gel annen fark etmeden." dedi annemin olduğu tarafa bakıp.
Annem ömrü uzun bir insanın ömrünü azaltabilecek kadar büyük etkili bir çeneye sahipti. Bunu defalarca tecrübe edinmiştim.
"Hemen dönerim." dedim sırıtarak. Vakit kaybetmeden bisikletimi alıp yola çıktım. Sipariş bahanesiyle uzun bir aradan sonra ilk kez bisiklete binmiştim. Bu kesinlikle iyi hissettirmişti. Rüzgarın etkisiyle uçuşan saçlarım yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu.
Okulun yakınına geldiğimde parkın yerini hatırlamaya çalıştım bir süre. Okula ilk kayıt olduğum gün kafa dağıtmak için oraya gitmiştim. Ve hatıramdaki yeri kesinlikle okulun arka sokağıydı. Tereddütle o yöne bisikletimi sürmeye başladım.
Parkın girişini gördüğüm an rahatlamıştım. İlk sipariş serüvenini berbat etmek istemiyordum.
Parkın içine girdiğim an bir çok kişinin olduğunun fark etmiştim. Siparişi veren kişiyi nasıl bulacaktım şimdi? Etrafa göz attıktan sonra bu şekilde bulamayacağımı anladığımda parkın ortasından durup "Tavuk siparişi veren var mı?" diye bağırdım.
Bir an herkes bana dönünce kendimi fazla garip hissetmiştim. Arkamdan birisi "Biz vermiştik." dediğinde rahatlamıştım. Şu an ki tek amacım siparişi verip buradan bir an önce gitmekti.
Gülümseyerek arkamı döndükten sonra dört kişilik masaya ilerlemeye başladım. Biraz daha yaklaşınca seslenen kişinin Akay olduğunu fark edince yüzümdeki gülümseme birden yok olmuştu. Diğer oturan kişileri de gördüğümde buradan buhar olup kaybolmayı diledim. Şu an tam olarak görmeyi dahi istemediğim o dörtlüyle karşı karşıyaydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Teen FictionHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...