Bölüm 1

938 144 112
                                    

Multide: Ezgi var

"Devam edecek..."

Tek odak noktam bu cümle olmuştu. Her okuduğum kitabın son sayfasında bu yazıyı görmek beni her ne kadar mutlu etse de henüz çıkmayan serisi can sıkıcıydı. Sabırsız yapım beklemeyi kabullenemiyordu.

Elimdeki kitabı kapatıp masanın üstüne bıraktım. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde havanın o kadar da iyi olmadığını anlamıştım. Belki de yağmurlu bir gün olacaktı? Kim bilir. Bugün sanırım her şey benim gibi iyi değildi.

Telefonuma uzanıp aldıktan sonra gelen mesajlara baktım. Dicle'den gelen mesajı açmıştım sadece.

Gönderen: Dicle

Yeni okulda iyi şanslar!

Mesajına karşılık sırıtmadan edememiştim. Dicle 2 senedir en yakın olduğum kişiydi. Normal de aynı okuldaydık. Fakat ders çalışmadığım gerekçesiyle ailem okulumu değiştirmişti. Bu konuyu o kadar takmamıştım. Çünkü yaz tatiline son bir dönem kalmıştı. Sadece bu son dönemi sorunsuz bir şekilde atlatmak istiyordum.

Saate baktığımda okul saatine yaklaştığını fark ettim. Yerden çantamı alıp omzuma astıktan sonra aynadan genel bir baktım kendime. Dönemin ilk günü olduğu için serbest takılacaktım bugün. Kot pantolon siyah salaş bir bluz ve spor ayakkabısıyla kendime sıradan bir kombin yapmıştım. Son olarak parfüm de sıktıktan sonra hazırdım.

Odamdan çıktıktan sonra mutfağa uğradım. Annem babam ve ablam kahvaltı yapıyorlardı.

"Ben gidiyorum." diye seslendim. Hepsinin dikkatini çekebilmiştim.

"Ben bırakırım seni." dedi babam. Ama buna gerek yoktu.

"Bırakmana gerek yok. Ben kendim giderim." dedim. Cevabını beklemeden kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımı giydikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktım.

Durağa yürürken yeni okulumu düşündüm. Ve kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Durağa geldiğimde otobüsü çok fazla beklememiştim. Gelen otobüse bindikten sonra arkaya geçtim. Şansıma oturacak yer vardı.

Elime telefonu aldıktan sonra Dicle'ye yanıt vermediğimi hatırlayınca ona mesaj yazdım.

Gönderilen: Dicle

Sana da!

Durağa geldiğimi anlayınca zaman kaybetmeden indim. Derin bir nefes aldım. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Adımlarımı daha önce sadece bir kez gelmeme rağmen hatırladığım yeni okuluma ilerletmeye başladım.

Ellerimi yağmurluğun cebine soktuktan sonra çevreme bakındım. Cidden okulu zerre kadar özlememiştim.

Okula attığım her bir adımda sebepsiz stres yapıyordum. Hadi ama en fazla ne olabilirdi ki?

Okulun girişine geldiğimde yüzümü buruşturdum. Kendimi liseye yeni başlayan 9'lar gibi hissediyordum. Bu hiç mantıklı değildi. En köşede olan sıranın olabildiğinde gerisinde durdum.

Müdür Atatürk heykelinin yanına geçtikten sonra konuşmasına başlamıştı. Yeni dönem de derslerimize daha sıkı çalışmamız hakkında konuşma yapıyordu.

Müdürün konuşması bittikten sonra istiklal marşı okuduk. Ve herkes sınıfına gitmek için dağılmıştı.

Sınıfım 11-C' ydi. Fakat sınıfı bulmam biraz zamanımı almıştı. Okulun düzeni karışıktı. Labirent gibiydi koridorları.

Sınıfa girdiğimde herkesin nerdeyse sınıfta olduğunu anlamıştım. Neredeyse kimse beni fark etmemişti. Ve muhabbet halindeydiler. Duvar kenarının en arka sırasında kimse oturmuyordu. En azından rahat olacağım düşüncesiyle en arka sıraya yerleştim.

Başımı sıraya yasladıktan sonra gözlerimi kapattım. Sınıf fazla gürültülüydü. Ön sıramdaki kızlar çoktan dedikoduya başlamıştı.

"Merhaba!" neşeli bir kız sesi duyunca bir an irkildim. Ama umursamadım. Büyük ihtimalle yan masadakiler konuşuyordu. "Uyuyor musun?" diyince bu sefer laf atan kişinin bana hitap ettiğini anlamıştım.

Kafamı kaldırıp yanımda oturan kıza baktım. "Hayır." dedim gülümseyerek.

"Okulda yeni misin?" dedi samimi bir şekilde.

"Çok mu belli?" dedim dağılan saçımı düzelterek.

"Hayır, sadece daha önce seni hiç görmemiştim okulda." dedi gülümseyerek. "Bu arada memnun oldum. Ben Beste."

Uzattığı eline bakarak gülümsedim. " Ben de memnun oldum. Ben Ezgi." dedim elini sıkarak.

"İsimlerimiz çok benzer." dedi neşeli bir sesle.

Beste ve Ezgi ikisi de müzikle alakalıydı. "Evet, benzerler." dedim bende gülümseyerek.

Ağzını açıp bir şey diyecekti ki tam hoca gelmişti. Klasik  şekilde günaydınlaştıktan sonra yeni dönem hakkında kısa bir konuşma yapmıştı. Ve sınıfın çoğu itiraz ettiği için bugün ders işlememiştik. Boş dersin çoğunu Beste ile sohbet ederek geçirmiştik. Bana okul hakkın da bilmem gereken şeyleri anlatmıştı. Gerçekten çok tatlı bir kızdı. Mavi gözleri çok güzeldi. Bunu ona söylediğimde kızararak teşekkür etmişti.

Bugünü bir şekilde nihayet bitirmiştik. Hocaların bir kısmıyla tanışmıştım. Hepsi bana çok samimi davranmıştı.

Masanın üstündeki defter ve kalemliğimi çantama koyarken Beste konuşmaya başlamıştı. "Sana söylemeyi unuttum. 2 gün sonra Batu'nun, yani şu ön sırada oturan gözlüklü çocuk." diyerek düzeltti anlayabilmem için. "Onun için doğum günü partisi düzenledik. Küçük bir kutlama. Bizim sınıftakiler ve okulun müzik grubu gelecek sadece. Bence senin için güzel bir fırsat. Sınıftakiler ile daha çabuk kaynaşabilirsin."dedi gülümseyerek. Ve ekledi "Benimle gelmelisin! Gerçekten eğlenceli olacak."

"Bilmiyorum." dedim tereddütle ona bakarak. Sınıfta sadece Beste'yi tanıyordum. Eminim benim gitmem garip olurdu. "Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum." dedim çantamı omzuma asarken.

"Ezgi, lütfen." dedi dudaklarını sarkıtarak. Onun sevimli yüz ifadesine gülmeden edemedim.

"Gerçekten bilmiyorum. Biraz düşünmeliyim."

Ellerini çırparak güldü. "Çok eğleneceğiz."

"Henüz karar vermedim." dedim bende gülerek.

"Hadi ama ikimiz de kabul edeceğini biliyoruz." dedi koluma girerek. Kapıya doğru yürürken onun kendinden emin ifadesine güldüm.

Belki de dediği gibi eğlenceli olabilirdi. Sanırım haklıydı. Kabul edecektim!

                                                                         ********

Ve ilk bölümle karşınızdayım. Bu bölümü giriş gibi düşünün. Bir sonraki bölümde olaylara giriş yapıyorum. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin! :)) 💟💟

SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin