Bölüm 64

17 3 0
                                    

"Kabul etmemeliydim." dedim utançla gözlerimi yumarak.

Aras'ın minik çaplı gülüşünü işitince bakışlarımı ona çevirdim.

"Tombiş, çok fazla düşünüyorsun." dedi onaylamaz bir şekilde gülerken.

Ona inanamaz bir ifadeyle baktım. "Hayır, aksine karar verirken şuan ki gibi düşünmeliydim." dedim gözlerimi devirerek. Onun bu rahat halleri beni garip hissettiriyordu. Gerçekten ben mi çok fazla düşünüyordum?

"Doğru olanı yaptın, Ezgi. O çekik haklıydı." derken yüzündeki muzip gülüşü son anda yakalamıştım.

"Hangi konuda haklıydı?" dedim sorarcasına. Yüzünde sabit tutmaya çalıştığı ifadesi onu hayal kırıklığına uğratarak kendini ele vermişti.

Saçlarıyla oynayarak bana yandan bir bakış attı. Utanmış gibi bir ifade vardı yüzünde. "Bizim uyumlu olduğumuz konusunda." derken gözlerini kaçırmıştı.

Yutkunarak bakışlarımı omzuna çevirdim. Nasıl oluyor da her zaman konu bu noktaya geliyordu? Yanaklarımın yeniden kırmızıya döndüğünü hissettim.

"Hanbok giyen herkes uyumlu gözüküyor." diyerek ağzımda geveledim.

Aras söylediğim cümleye bozulmuştu. Ama bunu bana belli etmemeye çalışarak konuyu değiştirdi.

"Biliyorsun, gelmek zorunda değilsin. Annem konusunda endişelenme. Onu ben hallederim." dedi gergin bir ifadeyle. Sanırım gelmek istemediğimi düşünüyordu.

"Gerçekten sorun değil. Anneni memnun edecek kadar kaldıktan sonra giderim." dedim gülümseyerek. Annesini garip bir şekilde üzmek istemiyordum. Bana gelmemi söylerken yüzündeki ifade gerçekten samimiydi. Aras'ın annesini ufacık bile olsa tanımışsam, çoktan hazırlık yapmaya başlamıştı.

"O zaman günün senin için daha az rahatsız edici geçmesini sağlayacağım." dedi güven verici bir ifadeyle.

Aras'ların evinin önüne geldiğimizde derin bir iç çektim. Kendimi hazır hissediyor olsam da, yine de içimde ufak bir korku kırıntısı vardı. Çünkü şu an beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Ailem bile benim için bir kutlama yapmamıştı. Aras'ın annesi gerçekten iyi bir kadındı.

Aras'ın bu güzel kalbini kimden edindiğini şimdi daha iyi anlıyordum. Annesi gibi güzel bir kalbi vardı.

Aras ile beraber merdivenleri çıkmaya başlamıştık. Çok geçmeden kapının önüne varmıştık. Aras zile bastığında yüzüme sevimli bir gülümseme yerleştirdim. Bu günün güzel bir şekilde sonlanmasını istiyordum.

Kapı açıldığında bakışlarım kapıyı açan kişiyi bulmuştu. Yüzümdeki gülümsemenin yavaşça solduğunu hissettim. Kapıdaki sima beklediğim kişiye ait değildi.

Atalay'a aitti...

"Hoşgeldiniz." dedi ikimize de gülümseyerek.

Buna alışmam gerekiyordu. Ama hala herşey çok tazeyken buna adapte olmak zordu.

"Hoşbulduk, Dr Bey." dedi alaycı bir tonda Aras.

Atalay omzuna hafifçe vurarak güldü. "Yine mi başlıyoruz, bücürük." diye karşılık verdi Atalay. Onların bu tuhaf atışmasına bir anlam veremeyerek baktım. Ablam ve benim aksime iyi bir kardeş bağı vardı aralarında.

"Seni görmek harika, Ezgi. Nasılsın?" dedi kahve gözlerini bana çevirerek.

Eskiden bu gözlerle ne zaman karşılaşsam kalbim hızlanırdı. Ama şu an... Bana hissettirdiği duygu bundan çok zıt ve farklıydı.

SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin