Sokaktan gelen neşeli çocuk seslerinin ardından gözlerimi yavaşça açtım. Kaç saat uyuduğumu bile bilmiyordum ama öyle yorgun hissediyorum ki bu yorgunluk ya çok uyursam, ya da az uyursam vücuduma düşen kırgınlıktı.
Susadığımı hissederek bedenimi kaldırdım kalktım. İçeriden herhangi bir ses gelmiyordu. Kaşlarım çatılırken etrafa birkaç bakış atıp yataktan kalktım ve üzerimdeki geniş tişörtü çekiştirdim.
Salona girdiğimde Mahir'in salonda olmadığını gördüm. Muhtemelen alışveriş yapmaya gitmişti çünkü dün bundan bahsediyordu. Evde yiyecekler bitmek üzereydi ve Mahir olmasa aç kalacağım aşırı derecede belliydi.
İçeride hiçbir ses yoktu ve sadece duvardaki saatin tok sesi vardı. Ev o kadar boş gelmişti ki nefesim kesiliriyormuş gibi hissettim. Yutkunup mutfağa ilerledim, ocakta dünden kalan yemekler vardı. Bu görüntü biraz da olsa beni mutlu etmişti.
Artık en küçük şeyde mutlu olup, büyük olaylara ise tepkisiz kalabiliyordum.
Dolaptan bir bardak çıkarıp sürahiden su doldurup içtim ama gözüm mutfakta dolanıyordu. Dejavu olmuştum. Bu boğazımda bir yumru oluştururken suyun tamamını içemeden bardağı tezgaha koydum.
Çeşmeye ilerleyip sonuna kadar açtım. Birkaç saniye akan suyu izlesem de daha sonra mutfaktan çıkıp salona geçtim. Sırtımı mutfağa döndüğümde gözlerimi kapatıp yüzümdeki deriyi sökmek ister gibi sıvazladım. Acı dolu bir iç çekip gözlerimi açtım.
Çeşmenin sesi gelirken boğazımda ki yumruyu geçirmek istermiş gibi yutkundum ama bir işe yaramadı. Uzun zamandır yapamadığım şeyi yapacağım için hüzün doluydum. Bir daha yutkunup arkamı döndüm.
"Anne..." dedim ama sesim kendimden emin çıkmıyordu. Sanki onlarca kişi beni izliyormuş gibi hissediyordum.
"Annee," dedim bu sefer eskisi gibi.
Sanki annem mutfaktaydı, yemek yapıyordu ve ben de ona eskisi gibi sesleniyordum. Annem öldükten sonra 'anne' demenin kıymetini bile anlamıştım. Anne diye seslenmeyeli öyle uzun zaman olmuştu ki seslenirken hem çekiniyordum hem de sesim titriyordu.
"Anne..." dedim yeniden normal olmaya çalışarak. "Ben acıktım."
Sonlara doğru sesim kısılmıştı ve dayanamayarak gözlerimdeki akmayı bekleyen yaşları serbest bıraktım. Mahir'in evde olmadığı zamanlarda böyle yapıyordum biraz iyi hissedeyim diye ama her defasında kalbim daha fazla acıyordu. Çünkü annemin olmadığını biliyordum ve ancak mezarında ona anne diye seslenebilirdim.
Anahtar sesini duyunca gözlerimdeki yaşı sildim, aslında ağladığımı saklamama bile gerek yoktu çünkü Mahir alışmıştı. Ama ben ağladıkça o üzülüyordu ve onun üzülmesine kıyamıyordum.
Saniyeler sonra Mahir kapıyı açıp elinde poşetler ile içeri girdi. Anahtarı çekerken kafasını kaldırıp bana baktı. Gözleri parlamıştı ama daha sonra yüzümün halini görünce üzgün bir ifadeyle bakmaya başladı.
Burnumu çekip gülümseyerek birkaç adım attım. O da kapıyı kapatıp yanıma gelmişti. Tam bana bir şey diyecekti ki çeşmenin açık olduğunu fark edip kaşlarını çatarak mutfağa baktı. İnce bir çizgi halinde akan, hafif açılmış suya benim de bakışlarım kaydı ama daha sonra yeniden Mahir'e döndüm.
"Sonra.. neden sular bitiyor." dedi Mahir gülerek. Bakışlarını bana çevirince ben de dayanamayıp güldüm. Biraz güleyim diye yapıyordu.
"Unutmuşum. Çeşme suyunu çok sevdiğim için oradan içeyim dedim." dediğimde kafasını salladı ve mutfağa ilerleyip elindeki poşetleri bile bırakmadan çeşmeyi kapattı.
"Savaş mı çıkacak neden bu kadar alışveriş yaptın?" diye sordum bana döndüğünde. Yüzü birden durgunlaştı ve birkaç saniye yüzüme baktı. Ama ardından kafasını iki yana sallayıp iki adım atarak poşetleri masaya koydu. İlk başta anlamasam da daha sonra terörist kardeşinin adını kullandığımı anladığımda dudaklarımı kendime kızarak birbirine bastırdım. Resmen ikimiz de mayın tarlası gibiydik. Yanlış bir yere bastığımız an patlıyorduk.
"Sana sevdiğin.. tarzda yiyecekler aldım." dedi bir poşeti açarken. Yanına gidip poşetin içine baktım. İstediğim tüm çikolata ve cipsler içindeydi.
"Oha cipsi." dedim aşırı mutlu bir tavırla ve hemen en küçüğünü alıp açtım.
"Biraz sağlığına dikkat.. etmen gerekiyor. Sadece uyuyup yemek yiyorsun." bir komutan, daha doğrusu vücuduna aşırı derecede iyi bakan biri olarak abur cubur yememi istemiyordu ama sırf mutlu olayım diye alıyordu.
"Bir de seni seviyorum," dedim ağzıma attığım cipsleri çiğnerken. Tam söylenmeye devam edecekti ki dediğim şeyle duraksayıp gülümsedi.
"Hep sev." dedi birden.
O an fark ettim ki az önce kasvetli ve boş olan ev, Mahir geldiğinde sıcacık bir yere dönüşmüştü. Hayattaki tek gerçeğim o kalmıştı.
"Emin ol her zaman seveceğim." diye mırıldandım. Gözleri parladı, uzun süredir öylece yattığım için ona da soğuk davrandığımı düşünüyordu.
"Ben ilaçları bırakmak istiyorum, iyiyim ve onlar aşırı derecede uyku yapıyor. Kullanmama gerek yok." dedim birden. Bana emin olamayarak baktı.
"Bence biraz daha.. kullanmalısın." dediğinde kafamı hafifçe yana eğdim.
"Hayır, gayet iyiyim. Sadece kırkıncı mum arada bir yokluyor." dediğimde ne demek istediğimi anlamıştı. Yine kararsızca baksa da ardından kafasını olumlu anlamda salladı.
"Aslan komutanım benim." deyip sırıttırken aniden çalan zil ile irkildim.
İkimiz birbirimize kaşlarımız çatık bir şekilde bakarken ben kafamı 'bu kim?' anlamında salladım. Mahir gözlerini benden çevirip mutfaktan çıkıp dış kapıya ilerledi. Onun biraz gerisinde kapıya ilerlerken Mahir mercekten baktı ve daha sonra kaşlarını çattı. Bakışları bana kaldığında merakla bakıyordum. Yeniden kapıya dönüp kapıyı açtığında kapının önündeki tanıdık insanları görünce kalbim hızlandı.
Lisedeki arkadaşlarım ilk Mahir'e bakıp daha sonra bakışlarını bana çevirdiklerinde büyükçe gülümsediler.
"Teo!" hepsi birden bağırıp kollarını açtıklarında bakışlarım Mahir'e kaydı. Birden bağırdıkları için rahatsız olup yüzünü buruşturmuştu.
Onlar içeri girmek için hareketlenince Mahir kapının önünden çekildi yavaşça. Hepsi birden içeri girmek için savaş verdiklerinde onları çok özlediğimi fark etmiştim.
---
Bir süredir yazılıp çiziliyor, konuyla ilgili konuşuluyor.. Bana da her gün soruyorlar; doğru mu? değil mi? Değil desem de inanmıyorlar. Yok öyle bir şey desek de inanmıyorlar. Demek ki hissediyorlar... Belki de haklılar. Evet doğru, Deli'ye artık daha aktif bölümler gelecek.. Doğru.
![](https://img.wattpad.com/cover/243745965-288-k332198.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ
Teen Fiction[TAMAMLANDI] İstanbul'da yaşarken babasının iflası sonucu köye yerleşen Teoman ve köydeki herkesin deli diye andığı Mahir'in hikayesi.