49- KARGA

36.5K 3K 1.8K
                                    

1 ay sonra...

"Komutanım meydandalar." telsizden gelen soğuk ses beynimin içinde yankılanmıştı.

Mahir benden çok uzak bir yerde olsa da onun nefes seslerini ve kalp atışlarını bile duyabiliyordum. Bir hışırtı geldiğinde bulunduğu yerden kıpırdadığını anlayıp bakışlarımı ona çevirdim.

Meydana bakarken yutkununca boğazından inen sıvının çıkardığı ses, diğer bütün sesleri bastırmıştı sanki. Hareket etmeden öylece duruyordum, elimde bir silahın olduğunun bilincindeydim.

Mahir askerleri saniyelik el hareketleri ile yönlendirirken bulunduğum yerden çıkıp eğilerek biraz da olsa ona yaklaştım. Onun yanında olduğumda kendimi güvende hissediyordum. Duruşu bile benim için en büyük silahtı.

Yanına geldiğimde beni fark etmişti çünkü tüm dikkati meydanda ki sivil gezen ve birazdan tüm masum insanları bomba ile patlatacak olan teröristlerdeydi.

"Teo, arkamda dur." dediğinde sadece kafamı salladım. Heyecanlıydım.

Hava da güneş varken birden bire karardı. Sanki güneş tutulması yaşanıyordu. Kafamı kaldırıp havaya baktım, tüyler ürperticiydi.

O sırada tüm sesler susmuştu. Sadece Mahir'in soluklarının sesini ve o güzel kalbinin atışını duyuyordum.

Hemen yanımızda ki ağaca bir uğursuz karga konup, ötmeye başladığında onun sesi bile bana yavaş geliyordu. Her şey ağırlaşmıştı sanki.

Bakışlarım birden Mahir'i buldu, etrafı büyük bir ciddiyet ile izlerken bir yöne baktığında gözleri irileşti. Dudakları hareket etti, muhtemelen bir şey söylemişti ama sesi kulağıma gelmiyordu. Gözlerim kararıyordu.

Mahir bakışlarını oradan ayırıp bir adımda önüme geçti, her şey o kadar ağır ilerliyordu ki elim ayağım uyuşmuş gibiydi. Beni kollarının arasına aldığında bir el ateş sesi duyup gözlerimi kapattım.

Ardından üç el ve daha sayamadığım kadar çok ateş sesi.

Mahir sesler bitene kadar sıkı sıkı sarılsada daha sonra tutuşu hafiflemişti, gözlerimi araladığımda Mahir kollarını tamamen üzerimden çekti. Dizlerinin üzerine çökmüştü.

Soluk alışverişi boğuklaşmıştı, kalbinin atışı yavaşlamıştı.

Gözlerimin içine bakmak yerine yanımdaki boşluğa afallayarak bakıyordu. Gözlerimi irileştirip yüzüne baktım, yüzü hem öyle güzel hem de öyle acı vericiydi ki kalbime bıçak saplanmış gibi hissediyordum.

Üzerinde onlarca kurşun izi ve kan vardı.

"Mahir..." dedim korku içinde.

Seslendiğimde gözlerimin içine baktı, bulunduğum yerde ona yaklaştığımda dışarıdaki sesler de artmıştı. Telsizler, anonslar ve silah sesleri... hepsi cam bir fanusun içindeymiş gibi geliyordu.

Mahir'in vücudundan tuttuğumda gücünün son damlasını kullanarak kendini kollarıma bıraktı. Sırtını koluma yaslarken yandan ona bakıyordum. Ağlayamıyordum, gözlerimde ki yaşlar kurumuş gibi hissediyordum.

Mahir'in gözleri yine bir yere daldığında dudaklarında ufak bir gülümseme oluştu.

Soluğu kesildi.

Kalbinin son atışı, benim soluğumu kesti.

Bir ateş sesi daha geldiğinde korkuyla gözlerimi açtım.

Uzandığım yerden çırpınarak kalktığımda nefes nefese ve ter içinde kalmıştım. İçimde ki acı öyle nefesimi daraltıyordu ateş sesi her geldiğinde vücudum titriyordu.

DELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin