📍Her Cumartesi 20.30, Yeni Bölüm.
O sabahtan sonra hiç konuşmamıştık. Beni odaya yatağa taşımış ardından orada bırakarak gitmişti.
Bense duşumu alıp giyinip camın önündeki koltuğa oturmuş saatlerce manzarayı izlemiştim. Öyle ki akşam olmuştu. Saat yediyi geçiyordu. Gün batımın ışıkları camdan bana vururken ellerimi dizlerime sarmış çenemi kollarımın üzerine koymuştum. Giydiğim siyah tayt pek rahat değildi ama bunu umursamadım.
Hatta manzarayı izlemiyor düşünüyordum. Saatlerce düşünüyordum. Dünyadan soyutlanmış gibiydim.
Benim... her şeyimi biliyordu. Ya da bildiğini varsayıyordum. Başta paralar ödediği kadını araştırması normaldir diye tahmin ederken daha fazlasının olması beni afallatmıştı.
Hele bana dürüst olmayıp haberim olmadan beni hamile bırakmaya çalışması...
Başımı iki yan salladım. Kesinlikle akıl kârı değildi.
Dün bana havuzda sert davranırken hatta beni düpedüz tehdit ederken sonrasında pişmanlık yaşadığını hissetmiştim. Bir kaç gündür hiç bir şey olmamış gibi istedigim her şeyi yapıyordu. Yemekleri hazırlatıyordu. Sevdiğim yemekleri!
Sevdiğim aktiviteleri yapıyordu!
Ben bunları tabi ki bebek için yaptığını ona söylediğimde yine bana sertçe bakarak uyarmıştı. "Bunları senin için yapıyorum."
Gözlerimi yumdum.
Neden böyle davranıyordu?
"Sonrasında ise sen ve bebeğimiz için yapmaya da devam edeceğim."
Erzen.
Ah Erzen.
Kafamı karıştırıyorsun.
Bana şefkat göstermesi, baştan ilgili olması kalbimi hoşnut ederken bir yandan şeytani tarafım buna kanmamam gerektiğini söylüyordu.
Dilayda'ydım ben!
Kötülerin de kötüsü dediğiniz o Dilayda!
O kitaptaki baş rol karakterlerinin arasına giren kötü kadın rolüydüm ben!
Dişlerimi sıktım.
"Sen ne biçim bir mahlukatsın! Oysa benim İlayda'm öyle miydi... Melek kalpli yavrum, güzel yürekli İlayda'm..."
İlayda! İlayda! İlayda!
Siktiğim İlayda!
Annem, okul zamanlarındaki sınıf arkadaşlarım, öğretmenlerim herkes ama herkes onu sevmişti!
Herkes benden ne kadar nefret ettiyse onu o kadar sevmişti!
Siktiğimin İlayda'sı!
Tısladım. "Senin gibi bir kardeşim olduğu için lanet olsun!"
O gözlerim hırsla dolduğunda ağlayacak olmama lanet ettim! O kadar dolmuştum ki en son ne zaman ağladığını hatırlamayan ben hüngür hüngür ağlayacak hale gelmiştim.
Bir anda kapı açıldı.
Hemen gözlerimin altını silerek nemi yok etmeye çalıştığımda hiç bir şey olmamış gibi yüzüme maske indirdim, şımarıkça gülümsedim.
Kokusu burnuma kadar gelmişti.
Erzen.
Ayağa kalkıp ona baktığımda yorgun olduğunu fark ettim. Başını sıvazladı. Göz göze geldiğimizde duraksadı. İfadesiz boş bakışlarının yerini ilgili bir o kadar endişeli bakışlar aldığında kollarımı boynuna dolayarak ona baktım. Cilveli hareketlerimle yüzünü öperken dudaklarımı sakallarının her yerinde gezdirdim. "Hoş geldin, özledim seni..." Boynuna doğru indiğimde yavaşça ve derince öpmeye devam ettim. Birden kollarımdan tutup beni durdurdu. Kafamı kaldırdım. Bakışlarımız birleşti.
![](https://img.wattpad.com/cover/261993654-288-k463796.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
General Fiction📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."