📍Geri dönüşler harikaydı! Bir kez daha teşekkürler. Bu kez de oy sınırıyla devam edelim, 70 oyla 12.bölüm gelir :)
📍 Bu arada fikrinizi merak ettiğim bir konu var: model resmi, evin (mutfağın, salonun vs.) ya da arabanın, herhangi bir eşyanın farketmez resmini bölümün içinde paylaşmamı ister misiniz yoksa hayal gücünüze mi bırakmamı istersiniz? Düşüncelerinizi merakla bekliyorum :)
"Dilayda..."
"Dur hemen itiraz etme, bir düşün," Yeniden ona yanaştım. "Hem beni camiana tanıtmış olursun. Bu benim kadınım diye!"
Bana alayla baktı. "Sen cidden film izlemeyi seviyorsun özellikle mafya baba filmlerini!" dediğinde kahkaha attım. Devam etti. "Güzelim, benim kadınım diye bir şey yok, benimsin diye bir şey yok, sen bir eşya değilsin ki sana neden iyelik eki takayım? Sen benim kalbimsin, bana aitsin." Saçlarımı okşadı, kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Madem bu kadar heveslisin, seni annemin davetine değil de kendi iş davetlerime götüreyim, tanıştırırım müstakbel nişanlım diye?" Tek kaşımı kaldırdım. "Müstakbel nişanlım?" dedim sorgularcasına. "Evlenmek istediğini bilmiyordum."
"Başından beri biliyordun, üç kağıtçılık yapma." dediğinde güldüm. Doğruydu. Biliyordum ama hep göz ardı ediyordum.
"Neyse güzelim gitmem lazım akşam dönünce konuşuruz." dedikten eğilip dudaklarımı öptü.
&
Akşam saat sekize geldiğinde Zühre Hanım iki saat önce gelmiş, yemeğini yedikten sonra benimle sohbet etmişti. Onun birden değişen tavrına anlam veremesem de artık yadırgamamaya karar vermiştim. Belli ki oğlu için yapıyordu.
Davete gelip gelmeyeceğimizi sorduğunda daha Erzen'le konuşmadığımı söylemiştim.
Şimdi herkes evindeydi. Koca evde sadece ben ve Zühre Hanım vardık. Ama Zühre Hanım odasına çekilmişti, büyük ihtimalle uyuyordu ya da tabletinden internete bakıyor da olabilirdi.
Aman bana ne.
Bense loş mutfakta mısır patlatıyordum.
Birazdan içeri gidip koca salonda şömineli olan, DVD'lerden birini seçip izleyecektim. Dudaklarım sinsice kıvrıldı. Erzen'e cezam belliydi. Porno bir film seçmiştim, aksiyonla karışık olan, ve onu yarı yolda bırakacaktım. Düşündükçe, o halleri aklıma geldikçe kahkaha atasım geliyordu.
Mısırlar hazır olunca bir kaseye boşaltıp tencereyi lavabonun içine su koyarak bıraktım. Koca kasemi elime alıp salona girdim. Işıkları kumandayla kapatarak hatta perdeleri de, filmi başlattım. Ayaklarım sehpada kucağımda kocaman mısır aksiyon filmi izliyordum. Bilerek başka film izliyordum. Erzen geldiğinde bu filmi bitmiş gösterip onun için özenle seçtiğim filmi koyacaktım.
Bir saatin sonunda dış kapıdan sesler geldi. İlhan Bey göründü. Sanırım kapıyı o açmıştı. Erzen de onun peşinden görününce karanlık antreye gözlerimi kısarak baktım.
"Tamam İlhan sen müştemilata geçebilirsin."
"İyi geceler Erzen Bey." deyip gittiğinde Erzen kapıyi kapatarak kilit sistemini devreye soktu. Gerçi dev araziydi, korumalar olsun güvenlik sistemleri olsun kuş uçurtmuyorlardı ama yine de önlemini almak istemişti belli ki.
Merdivenlere yöneliyordu ki salondan ışık gelmesiyle duraksadı, buraya doğru gelmeye başladı. Hemen çaktırmadan filmi sonuna doğru ilerlettim. Sonrasından hiç bir şeyden sanki haberim yokmuş gibi mısır yiyerek filmi izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
General Fiction📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."