43.Bölüm

28.8K 1K 128
                                    

Finale az kaldığını belirtmek isterim. Bir anda FİNAL yazısını görünce üzülmeyin.

Her hikaye gibi Doksan Dokuz Gece'mize de veda edeceğiz, her ne kadar gönlüm veda etmek istemiyor olsa da. ❤

YARIN 44.BÖLÜMDE BULUŞALIM.

&

"Erzen..."

Sancılarım yerimden oynamama engel oluyordu. Kahretsin, hiçbir şey yapamıyordum. "ERZEN!" dedim çığlık atarak. Erzen çığlıklarımı duyuyordu ama tepki vermiyordu. Giydiği beyaz gömlekten renginin değiştiğini, kırmızıya boyandığını görünce gözlerim iri iri açıldı. "Erzen..." dedim korkuyla fısıldarken.

Erzen acıyla yüzünü buruştururken omzunu tuttu. Omzundan vurulmuştu!

"Erzen!" dediğimde bana baktı. Gözlerini yumup açtı. Bu bana güven iyiyim demekti biliyordum. Onun gözlerinden çok şeyi anlıyordum.

Bu kadar emin konuşma istersen...

Dedi içimdeki ses.

Haklıydı.

Ben onun gözlerindeki kalbindeki sevgisini anlayamamıştım. Bu kadar kör etmişti sevilmeme duygusu. Bu kadar aklımı durdurmuştu. Mantıklı düşünememiştim.

Her zaman duygularını rafa kaldıran mantığı ile el ele yürüyen Dilayda Kirazlı bu sefer kalbinin, hislerinin esir olmuştu.

Erzen güçlükle yerden kalktı. Omzunu tutarak arkasına döndüğünde Baran'ın yerde süründüğünü gördü. Bedenine onca kurşun yemesine rağmen nasıl hayatta kalabiliyordu bilmiyordum ama bu bir yandan iyi bir şeydi.

Erzen katil olmamıştı.

Erzen ayakta sarsak adımlarla Baran'a doğru ilerlerken ben de karnımı tutarak sancımı hafifletmeye çalışıyordum ama nafile gibiydi. Kasılıyordum. Erzen yere eğilerek Baran'ın az önce nişan aldığı silahı alarak uçuruma doğru döndü. Silahı fırlatarak kayalıkların arasına gönderdi. Belki vadinin uçsuz bucaksız ücralarına belki de akan ırmağın derinliklerine gömülmüştü. Tek bildiğim silahın yok olduğuydu. Yeniden Baran'a döndü. Gözlerindeki ateş hiç silinmemiş gibiydi. Baran'ı tutarak durduğunda sertçe sırt üstü çevirip yere yapıştırdı. Üzerine çıkarak yakalarından sertçe tuttuğu ellerinden birini ayırdı ve hızlıca yumruk sallamaya başladı. "Gebermedin ya... Seni eşek sudan gelinceye kadar geberteceğim Baran!"

Baran'ın konuşacak hali yoktu ama buna rağmen kana bulanmış dişleriyle sırıtabiliyordu. Bu adam ne biçim bir psikopattı?

"K-katil olmak... istediğini bilmiyordum-m... Er-erzen..." zorlukla konuşuyordu ama Erzen buna da izin vermeden yüzüne duraksamadan yumrukları yerleştiriyordu. Bağırmak istedim, yapma demek istedim ama son gördüğüm Erzen'in Baran'ı ölesiye dövdüğüydü.

Bedenim daha fazla dayanamadı ve karanlığa kollarıma açarak bilincimi hiçliğe yuvarlandı.

&

Gözlerimi araladığımda bir an nerede olduğumu anlayamadım, bakışlarım kısılarak etrafta dolaşırken burnuma dolan keskin koku ile yüzümü buruşturdum. Bir hastane odasındaydım. Bunu anlamıştım. Peki ben o ıssız uçurum kenarından bu odaya nasıl gelmiştim? Bir an baş ucumda bir siluet hissettiğimde başımı sola çevirdim.

Erzen.

Elimi sıkıca tutmuş, kolunu da yaslamış başını da kolunun üzerine koymuş uyuyordu. Buruşan yüzüm düzleşirken ona doğru hafifçe döndüm. Normalde en ufak tıkırtıda nefeste uyanan insandı, biliyordum ama her ne hikmetse şu an derin bir uykuda olmalıydı. Hafifçe yan dönmemle karnımda ağrı hissettim, yeniden yüzümü ekşiterek karnımı tuttuğumda gözlerim oraya indi. Bebeğimi okşayıp sevdiğimde dudaklarım kıvrıldı. En son ne olmuştu...

Doksan Dokuz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin