📍14.Bölüm de yarım saat sonra (21.00) yayında, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu... Keyifli okumalar :)
"Hım, demek Alaz. Hoşuma gitti." dediğinde gülümsemeden edemedim. Hala orada kalmıştı, hoşuna gitmişti besbelli.
"Bakıyorum da çok sevdin, dilinden düşürmüyorsun da." Başını salladığında, "Senden gelen kötü olabilir mi hiç?"
Gülümsedim. "İkinci ismin olsun o zaman?"
"Senin için güzelim, yarın mahkemeye gidip ismimi değiştirebilirim." Müzik mekanda çalmaya devam ediyordu. Yine uğultu vardı ama rahatsız edici boyutta değildi. Bizim gibi dans eden iki çift daha vardı. Çoğu insan masalarında koyu bir sohbetin içindeydiler. Kimi de stant olarak açılan küçük barların, içkilerin yanındaydılar.
"Cık. Kimlikteki adını herkes biliyor, bilecek. Alaz ismi de ikimize özel kalsın." Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Boynuma girdi. Gözlerimi hazla anın ateşiyle yumarken onun sesini duydum. "Kalsın, Ateş kızı."
Müzik değişirken Erzen hareketi durdurdu.
"Masaya geçelim." Başımla onayladım.Aradan geçen zamanda Erzen yanına gelen insanlarla konuşmuş, beni bir kez olsun yalnız bırakmamıştı. Herkese geçiştirme cevaplar verirken oldukça ciddiyetini ve otoritesini koruduğunu fark ettim. Ayrıca bayağı namlı bir iş adamı olduğundan gerek çevresi hayli kalabalıktı. Davettekilerin neredeyse tamamı onu tanıyor, onunla konuşabilmek için yanıma geliyorlardı.
Aklım bir anda o adama takıldı, Erzen'e bahsetmeli miydim bilmiyordum adamın sadece simasını biliyordum ve ne diye bahsedecektim adama hiç bir şey yapmamıştı. Sadece... bana bakmış, gülümsemiştim. bunu Erzen'e söylersem olay çıkartabilirdi. Şimdilik söylememem daha iyi olabilirdi.
Masadan duran içkimi yudumladım, aradan biraz zaman geçtikten sonra bu ortamdan sıkıldığımı söyleyecekken biri daha yanımıza geldi. Gözlerimi devirerek arkama yaslandım.
"Hanımefendi?"
Ne? Bana mı diyor o?
Kafamı sağa çevirdim, ona uzaylı görmüş gibi bakarken, birden elimi kavradığında elimi aldı dudaklarına götürecekken elimi kurtarıp yanağına tokat aldım. "Haddini bil!" dedim sinirlerim tepeme çıkarken. Yabancıların temasından hiç hoşlanmazdım!
Erzen tepki vermeden beni izlerken hayretle ona baktım, nasıl oluyordu da tepki göstermiyordu? Onun yerine ben sinirleniyordum.
"Görmedin mi yaptığını? Sapık resmen!"
Erzen'in dudakları kıvrıldı. "Mehmet Uluhan. Kendisi benim moda arkadaşımdır." Gözlerimi kıstım. Adama dönüp baktığımda bana sırıtarak baktı. "Sapık mı?! Ayol bu da beni tacizci belledi ahaha!"
Ayol mu?
Erzen'le göz göze geldiğimde neler olduğunu tak diye anlamıştım.
Adam...
Neyse.
Ona sinirlenerek baktım. "Bana bak Mehmet misin her ne haltsın umrumda değilsin tamam mı? Şimdi yıkıl karşımdan."
"Ay naptım ben sana?!" diyerek gözlerini irileştirdiğinde ona baktım. "Ay ne yapmadın ki?" diyerek onu taklit ettiğimde burun kıvırdı. Erzen'e döndü. "Gidiyorum ben Erzen'ciğim, istenmediğim yerde kalmam ben!"
"Aynen kalma sen hatta git uzaya taşın." dediğimde bana ağzını kapatarak pis pis baktı. "Terbiyesiz!"
Gözlerimi devirerek bakışlarımı çektiğimde Erzen'le biraz konuşmuşlar ardından Erzen yanıma gelerek kolunu oturduğum sandalyenin üstüne koymuş, bana doğru eğilmişti. Gülüyordu. "Çok mu sinirlendin sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
General Fiction📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."