Not: Multimedya da Annabell'in son hali ve onun kolyesi var.
-Janeeeee!!!!! Jane.. Durduu. Beni duyuyor musun durdu.
Salı sabahındaydık. 4 de kalkmış çalışma yapmıştık. Sabah dört ne ya daha uygun bir saat bulamamışlar mıydı ? Dörtten yediye kadar çalışmıştık. Bu yüzden bütün enerjim tükenmişti. Uzunca bir süre büyü yeteneklerimi geliştirmeye çalışınca böyle oluyordu.
Şimdi yatağımda yatmış dinlenmeye çalışırken Annabell kapıma gelmiş deli gibi bağırıyordu. Kapının açılmasını düşündüm. Kapı açılınca Annabell içeri düştü. Anlaşılan kapıya fazlaca dayanmıştı. Yere düşünce pot diye bir ses çıktı.O düşünce kahkahalarıma engel olamadım. Ben kahkaha atınca da bana kötü kötü baktı ki bu daha çok kahkaha atmama neden oldu. Bir süre sonra kahkahalarım durunca yanına gidip onu kaldırdım. Kalkınca hemen kapıyı kapattı.
-Sen iyi misin ?
Bir garip davranıyordu. Bana dönüp kendisini gösterdi. Anlamaz bir şekilde ona bakınca kendi etrafında döndü.
-Jane durdu. Artık büyümüyorum. Son günlerde iyice yavaşlamıştı. Ama bugün durdu.
-Sen ciddi misin ? Yani sende ölümsüzsün artık. Belki de on sekizinde kalkmak istedin. Vücuduna dur emri verdin.
-Hayır öyle bir şey yapmadım. Eminim Jane.
-O zaman bütün koruyucu çocuklarının kaderi bu. On sekizinde büyümeniz duruyor.
Bu sefer gülen Annabell oldu. Hem de büyük bir kahkaha ile gülen.
-İlahi Jane. Gören de bir sürü koruyucu çocuğu gördüğünü sanır.
-Şey aslında bir tane gördüm. Bir de sen varsın.
O zaman aklıma Annabell'in rüyalarına giren çocuk geldi.
-Bide senin rüyalarında giren çocuk. Üç tane gördüm bebeğim. Bu arada ona sorsana benim tanıdığım kişi pek konuşkan değil.
Annabell'in yüzünde hafif kederli bir ifade oluştu. Sonra masmavi gözleriyle bana baktı.
-Onu son bir gündür görmüyorum Jane. Benden kaçıyor.
Annabell'in üzüldüğünü görmek canımı acıtmıştı. O bizim gibi değildi. Dışarı hiç çıkmıyordu. Ve bizden başka tanıdığı bir tek o çocuk vardı. Artık onsekiz yaşına gelmişti ve kendini koruyabiliyordu.
-Bak ne diyeceğim. Jordanla bir konuşayım. Bizimle arkadaşmış gibi gel okula. Anlaştık mı ?
Sevinçten gözleri parladı. Bana doğru gelip sıkıca sarıldı.
-Jane bu çok güzel olur..
-E o zaman kahvaltıya inip söyleyelim. Tabi sen beni boğmazsan.
O zaman beni çok sıktığını fark etti. Hemen geri çekilip yanağıma öpücük kondurdu.
-Teşekkür ederim.
Kapıya yöneldiğinde aklıma bir şey daha geldi.
-Annabell. Büyümen bugün durdu değil mi?
-Evet noldu ki ?
-Hiç. Aşağı da görüşürüz.
Anlaşılan akşam bir doğum günü partimiz vardı.
°°°
Aşağı indiğimde herkes kahvaltı sofrasına oturmuştu. Bir Annabell ve ben yoktuk. Ben kendi sandalyeme oturup tabağıma masadaki bütün yiyeceklerden almaya başladım. Orta grubu bitirdiğimde Annabell de gelip kendi yerine kuruldu. Onun yeri tam benim karşımdı. Ayağıma yediğim darbeyle küçük bir çığlık kaçırdım. Bütün sofra bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİT
FantasyPekala bu kadarını beklemiyordum. Evet biraz bekliyordum ama hayır bu kadarını değil ; -Sanırım yanlış yaptık Jordan. Beni algılayan kardeşim kafa salladı; -Hep beraber gelmemeliydik ama artık çok geç .Devam edin !! -Onlara kardeş olduğumuzu söyley...