-Senin burada ne işin var Emilian?
Emilian karşımızda bütün ciddiyetiyle duruyordu. Onu hayatımda ikinci defa böyle ciddi gördüm. İlki Emily'i öldürürken ikincisi şimdi.
-Benim olanı almaya geldim Victor.
İkisininde sesi çok uzaklardan geliyordu. Ya da ben burada değildim. Hangisi bilmiyorum ama olanları idrak edemiyordum. Emilian nasıl bütün adamlarını toplayıp evimize girmiş olabilirdi ? Betsy'nin korumasını nasıl atlabilirdi? Ve neden sesi bu kadar duygusuz çıkıyordu ?
-Senin olan bir şey yok burada.
Victor'ında en az Emilian kadar ciddi olduğuna eminim çünkü kolumu sıkış biçimi ve konuşması bu yöndeydi. Ama önümde olduğu için yüz ifadesini göremiyordum. Yine de odadaki gerginliği hissedebiliyordum.
-Öyle mi ? Arkanda koruduğun kız benim. Bence sen onu fazla sahiplenme. Bence..
-Ben senin değilim Emilian. Betsy nerde ? Buraya nasıl girdiniz ?
Arkasında ki kız ve erkek biraz hareketlenince bakışlarım onlara döndü. Bunlar Glasgow daki zayıf kız ve psikopat oğlandı. Emilian'ın diğer tarafında ise Faye duruyordu. Alabildiğine üzgün bir ifadeyi yüzüne yerleştirmişti. Emilian ise ortada ciddi bir ifadeyle beni süzüyordu.
-Bu iş için yeterince bekledim. Aslında yarın gelecektim. Ama planlarda bir değişiklik oldu. Uzatmaya gerek yok. Hadrian kızı al.
Daha Emilian'ın ne söylediğini anlamadan çocuk yanımda bitip kollarımdan tuttu. Victor ona doğru hamle yapınca zayıf kız Victor'ı aldı ve puff oda da Hadrian denen velet ve benim dışımda kimse kalmadı. Nasıl bu kadar hızlı hareket etmişlerdi? Ya gerçekten herşey çok hızlı oluyordu ya da benim algıda problemim vardı. Ama kendime gelmek zorundaydım. Şu an güçsüz olmanın hiç sırası değildi. Bu yüzden kendimi çocuğa odakladım.
Çocuk arkama geçmiş kollarımı sıkı sıkı tutarken kafamla ona vurdum. Vurmanın etkisi ile elleri gevşeyince ellerinden kaçıp kurtuldum. Koşarak odadan çıktım. Bir yandan da evdekilere seslenip onları bulmaya çalışıyordum.
Koşarak salona indiğimde salonda bir kaç eşyanın kırık olduğunun farkına vardım. Ama yine de ev halkına dair her hangi bir iz yoktu. Tam çıkmak için arkamı döndüğüm de Hadrian sarı saçları ve kapkara gözleri ile karşımdaydı. Bir insan hem nasıl sarışın hem de siyah gözlü olabilirdi ? Ama şuan bunu düşünmek için hiç de uygun bir zaman değildi.
Geldiğim yerden gidemeyeceğimi anladığım da bir koltuğun havalandığını düşündüm. Koltuk havalanınca da onu Hadrian'ın üzerine fırlattım. O bu sırada bana doğru koşmakla meşgulken koltuğu görmemişti. Bu yüzden koltuk sert bir şekilde çarpınca sersemledi. Onu orda bırakıp evdekilere seslenmeye başladım.
-Jordan!!?! Alice ?!.
Ama ses gelmiyordu. Emilian onlara ne yapmıştı ? Gerçekten onları öldürebilir miydi ? Yoksa Chong'un bana yaşattığı rüyayı gerçek mi yapmaya çalışıyordu? Hayır hayır hayır... Saçmalıyordum. Kendimi toparlamalı aileme yardım etmeliydim. Evin çıkışına doğru yürümeye başladım. Biraz daha yürüdükten sonra bahçeye çıktığım da sesi duydum.
-Janeeee ?!!
Annabell'in sesi kalbime bir ton ağırlık bırakılmış gibi bir etki yarattı. O kadar masumdu ki. Hemen sesin geldiği yöne koştum. Karşılaştığım manzara ise hayatım da görüp görebileceğim en kötü şeydi sanırım.
Emilian bir halka oluşturmuştu. Halkanın ortasında kendisi ve önüne diz çöktürdüğü Victor vardı. Victor'ın saçlarından tutup kafasını geriye çekmiş ve boynunu ortaya çıkarmıştı. Ortaya çıkardığı boynuna ise bir bıçak dayamıştı. Boynundaki bıçağa rağmen Victor'ın yüzünde hala bir sertlik vardı. Bu durumda düşünmem gereken son şey belki budur ama şu an çok yakışıklı görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİT
FantasyPekala bu kadarını beklemiyordum. Evet biraz bekliyordum ama hayır bu kadarını değil ; -Sanırım yanlış yaptık Jordan. Beni algılayan kardeşim kafa salladı; -Hep beraber gelmemeliydik ama artık çok geç .Devam edin !! -Onlara kardeş olduğumuzu söyley...