Rekabet

410 30 2
                                    

Multimedia'da sırayla Rose (Jane'in karanlık hali ), Emilian ve Madison var..

Sabah uyandığım üzerimden sanki tır geçmiş gibi hissediyordum. Ve biraz daha kafama yastıkla vurursa Oswald'ı öldürmekte istiyordum.

-Uyanmak istemiyorum Oswald. Defol başımdan.

Bu çocuğun resmi olup ilişkilerde resmiyeti koruması gerekmez miydi ? Gelip kafaya yastıkla vurmak da neydi? Gerçi suratındaki nefret dolu ifadeden beni o yastıkla boğmak istediği açık açık anlaşılsa da yine de bu benim Oswald dan beklemediğim bir hareketti.

-Rose hadi.. Bugün eğitime başlayacağız komutan böyle yaparsa ordu neler yapar. Kalk!

Sesi suratından daha ifadesizdi. Bu çocuğun içinde herhangi bir duygu kırıntısı var mıydı ? Yoksa makine felan mıydı ? Çünkü nedense bana izlediğim dizide ki dalekleri hatırlatıyordu.

Lanet olasıca Oswald. İçimden Oswald'ın havalanıp duvara yapıştığını düşündüm. Bu düşünce kıkırdamama sebeb olurken bir anda gelen gürültü ile sesin geldiği yöne dönünce açık açık kahkaha attım.
Benim kahkaha atmamla bana dönen Oswald'ın suratında gördüğüm ifade ile dudaklarımı birbirine bastırdım. Yinede gülmemi engelleyemedim.

-Bir daha ne düşündüğüne dikkat et patron. Dua et patronsun...

Ayağa kalkıp her tarafını silkeledi ki bu hareket benim daha çok gülmeme sebeb olurken Oswald'ın ciddi bakışları beni bulunca bu sefer cidden sustum.

Ayağa kalkıp komodinden aldığım toka ile saçlarımı bağladığımda Oswald iyice doğrulmuş bana bakıyordu.

-Hazırlan. Birazdan seni alması için birini göndereceğim.

Ve puf. Oswald odadan çıktıktan sonra banyoya gidip yüzümü yıkadım. Bir insan iki günde çökebilir miydi ? Gerçekten çökmüştüm. Yüzümü kurulayıp kendimi banyodan dışarı attım. Kendime acımanın zamanı değildi. Güçlü olmalıydım.

Dolabın karşısına geçip kot ve üzerine beyaz bir tşört çıkardıktan sonra giyindim. Saçlarımıda açıp tekrar bağladığımda hazırdım. Sadece bir göz kalemim eksikti. Bol siyahlıkta onu da sürerken Chin Sun içeri daldı. Oswald'ın onu göndereceğini adım gibi biliyordum. İkisinin aralarında birşey vardı. Ve ben bunu ilk günden sezmiştim.

-Yok artık Jane. Sabah sabah aklından ne düşünceler geçiyor öyle.

Chin Sun'un zaten beyaz olan teni bir anda kırmızı olunca gülmeme engel olamadım. O ise bu hareketime daha çok kızararak cevap vermişti.

-Düşüncelerimi okumanız hoşuma gitmiyor. Bunu nasıl engelleyeceğim Chin Sun.

Konuyu dağıtmam Chin Sun'unda işine gelmişti. Rahat bir nefes alıp bana döndü.

-Emretmen yeter. Senin emirlerine uymak için yemin ettik. Sen ne söylersen yapmak zorundayız. Kendinizi camdan atın desen bunu sorgulamadan yaparız.

Haklıydı. Bu neden daha önce aklıma gelmemişti ki ?

-O zaman emrediyorum Chin. Bir daha düşüncelerimi okuma.

-Anlaştık patron.

Bu lafları yine bende büyük bir kahkaha etkisi yarattı. O benim neye güldüğümü anlamazken ben Oswald ile onun arasında birşey olduğuna artık emindim.

AHİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin