Kitap Evreni

Lanet

Dükkanın kapısı bir anda açılınca sırt üstü yere düştüm. Başımda dikilen yazar ile ayağa fırladım. 

"Cucu'sun sen. Burcu! Yardıma ihtiyacım var." dedim. 

"İçeri geçelim." dedi. 

Beraber içeri geçtiğimizde kapıyı ardımızdan kapattı ve "Benimle gel." dedi.

Dükkanın "Sadece personel girebilir." yazan kapısını açıp içeri girince peşinden içeri girdim. Burada bizim haricimizde iki adam ve bir kadın vardı. 

"Seni Berk'in anne ve babasıyla tanıştırayım. Esma Hanım ve Hakan Bey." diyerek yan yana oturmuş çifti gösterdi. 

"Nasıl? Siz öldünüz. Bir dakika. Bende kitapta öldüm. Kitapta görevi biten gerçek hayata ışınlanıyor." dedim. 

"Hemde kitaptaki karakteri, malı mülkü ile birlikte. Ayrıca sanki baştan beri bu dünyada yaşıyorlarmış gibi her evrakları var." dedi diğer adam. 

Ben adama şaşkınlıkla bakarken Burcu Hanım "Eşim, Eren." dedi.

"Tanıştığıma memnun oldum." dedim. 

"Bizde." dedi Eren Bey. 

"Ölen karakter gerçek dünyaya geliyorsa Berklerin de canını alın. Onlar da bizim yanımıza gelsin." dedim. 

"Bunu bizde düşündük fakat kitabın hakimiyetini kaybettim. Benim yazdıklarımı kabul etmiyor." dedi Burcu Hanım. 

"O zaman başka bir yerden yazın." dedim. Gözlerim dolmuştu, ağlamak istemiyordum. 

"Olmuyor. Kitap lanetlenmiş." dedi Burcu Hanım. 

Korkuyla "Nasıl bir lanet?" diye sordum.

"Kitaptan çıkan bir karakterin gerçek hayata girdiği, gerçek hayatta olan birisinin kitaba anca yazar ile kan bağı olan birinin iki kez girebildiği bir lanet. Son olarak kitaptan en fazla beş kişi çıkabiliyor." dedi Burcu Hanım. 

"Yazar sizsiniz ama benim sizinle bir kan bağım yok." dedim. 

"Geçen hafta merdivenlerden yuvarlandın. Kan gerekti. Kan veren kişi bendim." deyince "Yine de mantıksız. Kan bağı aynı soydan gelmeyi gerektiriyor. Sadece bir kan verme işlemi ile bu gerçekleşmez." dedim. 

"Şu an nasıl bir fantastik durumda olduğumuzu fark ettin mi? Kan bağı derken gerçek anlamında kullanılmıyor bile olabilir." dedi Burcu Hanım. 

"Haklısınız. Şimdi ne yapacağız?" diye sordum.