° Emir Can İğrek ~ Beyaz Skandalım
🕊️🤍
° YILLAR SONRA
KOĞUŞ:Elindeki zarları sallayıp önünde duran boş tavla tahtasına attı adam. Çıkan sayılara bakmadı. Uzanıp zarları yeniden eline aldı. Bakışları tahtanın üstündeki desenlerdeydi fakat aklı yine meçhule yol almıştı.
Uyku, geceleyin tüm koğuşa uğramış bir tek onu es geçmişti. Adam alışıktı geceleri sabahlara kavuşturmaya. Dert etmiyordu lakin gözlerinin altı uykusuzluğunu belli edercesine torbalaşmıştı.
Uyumak istemediğinden değil, uyuyamadığındandı. Aklındaki sesleri bir türlü susturamadığından... Kafasının içinde konuşup duran, sürekli, her zaman her saniye onu yargılayan, hüküm giydirip darağacına yollayan ses yüzündendi.
Zarları tahtaya fırlattı. Birkaç defa tahtanın üzerinde seken zarlar iki farklı köşeye savruldu. Uzak köşedeki zara uzanırken yorgun bir nefes bıraktı dışarıya. Hemen ardından diğer zarı aldı eline. Zarları avucunun içinde uzun uzun salladı. Koğuş çok sessizdi. Adam sessizliği sevmiyordu. Sessizlik onu boğuyordu. İçini daraltıyor, yakasına yapışıyordu. Dışarıdaki sessizlik adamın içindeki sesi bastırmasına engel oluyordu. Ve o ses bir kere konuşmaya başladığında adamın elinden onu dinlemekten başka bir şey gelmiyordu.
Bugün görüş günü olduğundan çoğu mahkum koğuşta değildi. Adam koğuşu böyle boşken de hiç sevmiyordu. İçinde birtek kendisi varken koca duvarlar onu yutuverecekmiş gibi geliyordu. Ama en çok da buraya ait biriymiş gibi hissettiriyordu. Oysa adam ait olmayı bırak burada bulunmayı dahi gururuna yediremiyordu.
Zarları yeniden fırlattı. Bu defa biraz hızlı attığından zarlar tahtanın kenarından sekip yere saçıldı. Usulca oturduğu sandalyeyi geri kaydırdı adam. Sonra eğilip yere düşen zarları topladı. Doğrulduğunda sandalyesini de eski haline getirdi. Elini salladı ve zarları birkez daha tahtaya fırlattı.
Bir gardiyan kapıda belirdi ve yatağında sessizce kıyafetlerini katlayan başka bir mahkuma seslendi. Adam, onun katlamak üzere olduğu gömleği yatağın üzerinde öylece bırakıp ayaklanışını göz ucuyla takip etti. Gömleğin bir kolu yataktan aşağı sarkmıştı. Sararmış kol manşeti koğuşun kirli zeminine değiyordu. Adam o görüntüye kaşlarını çatarak baktı.
Koğuşta bir tek kendisi kalmıştı artık. Bakışları gömleğin üzerindeyken attığı zarları yeniden eline aldı. Avucunun içindeki zarları salladı... Salladı... Salladı... Gözlerini gömlekten ayıramıyordu. Adamın bir gömlek katlayacak zamanı bile heba etmek istemeden kalkıp gidişini kıskanmıştı. Onu bekleyen kişiye büyük bir heyecanla gidişini kıskanmıştı. Aslında kıskanılacak hiçbir tarafı yoktu o adamın. Koğuşa geleli iki aydan fazla olmuştu. Onu diğer mahkumlarla konuşurken dinlemiş ve buraya gelmesinin sebebini öğrenmişti. Adam gaspçıydı. Beş kuruş para için annesi yaşındaki ihtiyar bir kadını gasp etmişti. Ve bunu anlatırken yüzü bir kez olsun kızarmamış, sesi titrememiş, gözlerini karşısındaki insanlardan kaçırmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K U M P A S | TAMAMLANDI
Mystery / Thriller"Simsiyah bir gece kelebeğisin sen. En fazla yirmi dört saatlik bir ömrü uçarsın." 🌿 "Ben öldürmedim!" Korkunç bir titremeye esir düştü bedeni. Gözleri, kendisine inanacak birini aradı etrafında. "Onu ben öldürmedim!" diye haykırdı birkez dah...