BEN BU ADAMI TANIYORUM
“Nereye?” dedi Bahadır. “Daha konuşmamız bitmedi.”
Bakışlarım sandalyeme dayadığı eline kaydı usulca. Üst bedenini bir hayli eğmiş beni geriye doğru kaykılmama neden olacak kadar köşeye sıkıştırmıştı. Bu yakın temasının üstüne eklenen ses tonu zihnimde tehlike çanlarının çalmasına neden olmuştu.
“N’pıyorsun?” dedim, gözlerim gözlerini bulduğunda. Sesim haddinden fazla sert çıkmıştı. Bu onu gülümsetti. Elini yasladığı yerden çekip doğruldu. Dudaklarımın arasından rahat bir nefes döküldü anında. Ortama negatif bir atmosfer hakimdi ve bunun büyük bir çoğunluğunu da Bahadır’ın değişen tavırları tetikliyordu.
“Bugün çok gerginsin Karaca.” dedi kaşlarını havaya kaldırarak. “Biz seninle iyi anlaşıyorduk oysa.”
“Hakkında yanlış kanaate vardığım insanların gerçek yüzleriyle karşılaştığımda böyle geriliyorum. Elimde değil.” dedim sertçe.
Kaşları çatıldı. Yüzündeki tebessüm silikleşerek yok oldu. Çehresi donuk bir ifadenin egemenliğine girdiğinde bakışları da derinleşti. Neyden bahsettiğimi anlamaya çalışıyordu sanırım. Aklına direk tekne olayının gelmesi gerekirdi. Tabii tek kabahati Uğur’un teknesini yakmak değilse.
Telefonumdan videoyu açıp oturduğum yerden kalktım. Ekranı ona doğru döndürüp tekneyi yaktığının an be an görüntülendiğini gözüne gözüne soktum.
“Bak.” dedim, videodaki görüntüsünü işaret ederek. “Bu sen değil misin?”
Onu hazırlıksız yakaladığım dağılan yüz ifadesinden gün gibi ortadaydı. Göz bebekleri karanlıkta tekneye doğru ilerleyen bedeniyle bir telefonun ekranında bir o yana bir bu yana doğru hareket ediyordu. Etrafta Uğur’un teknesini direkt gören bir mobese yoktu. Ve öyle tahmin ediyordum ki bunu Bahadır da biliyordu. Yüzündeki şaşkın ifade de bu görüntünün nasıl çekildiğine dair olmalıydı.
“Tekneyi yakanın sen olmadığını söylemiştin.” dedim sertçe. Bakışları irkilerek yüzüme tırmandı. Bir iki saniye boyunca başı boş bir ifadeyle baktı gözlerime. Ardından yeniden telefona düştü bakışları.
“Bunu nasıl buldun?” dedi en sonunda. Kaşları çatılmıştı. Bir eli ensesine gitti. Parmakları saç diplerini ovuştururken başını iki yana salladı.
“Nereden çıktı bu kayıt?”
“Nereden çıktıysa çıktı.” dedim. Güç tuşuna basıp ekranın kararmasını sağladım. Telefonu çantama koymak için masaya doğru döndüğümde Bahadır parmaklarını koluma doladı sertçe.
“N’apıyorsun?!” diye bağırdım. Kolumu kendine doğru çektiğinde bedenim de göğsüne doğru savruldu. Alnını alnıma çarpıp burnundan soluyarak konuştu.
“Nereden buldun bu görüntüleri?”
Kolumu ondan kurtarmak için debelendim. “Bırak beni!” diye bağırdım yüzüne doğru. “Nerden bulduysam buldum! Ne o?! Başın derde girecek diye korktun mu?!”
Kolumu sıkan parmakları sertleşti. “Bir baksana bana.” diye tısladı dişlerinin arasından. “Korkmuş gibi bir halim mi var?” Bakışları elimdeki telefona kaydı. “Kim çekti o görüntüleri?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K U M P A S | TAMAMLANDI
Mister / Thriller"Simsiyah bir gece kelebeğisin sen. En fazla yirmi dört saatlik bir ömrü uçarsın." 🌿 "Ben öldürmedim!" Korkunç bir titremeye esir düştü bedeni. Gözleri, kendisine inanacak birini aradı etrafında. "Onu ben öldürmedim!" diye haykırdı birkez dah...