Bölümü nur19907 ye ithaf ediyorum. Doğum günün birkez daha kutlu olsun canım. Bu bölüm benden sana hediye 🤗🤗
İçinize dokunan pasajların altına 🌙 emojisi bırakmayı unutmayın 🤗
GECE KELEBEĞİ
Tepeden tırnağa gergindim. Belki yakalanmış olmanın verdiği korkudan, belki Ali Yaman’ın gözümde biraz tedirgin edici bir noktada olmasından... Belki de tüm gizemin arkasında onun olabileceği ihtimalinden.
Korkmaktan çok, huzursuz hissediyordum. Telaşlı değildim fakat boğazım kurumuştu. Taksiye binmeden önce aldığım su neredeyse bitmişti. Şişenin dibinde bir parmak kalınlığında ya var ya yoktu. Buna rağmen ağzımda hala kurumsu bir tat vardı. Ve bu yutkunma refleksine neden oluyordu sürekli. Bundan kurtulmam gerekiyordu. Ya da en azından bir nebze olsun sakinleşmem...
Camı indirip başımı esen rüzgara doğru tuttum. Taksi yolda son sürat ilerliyordu. Ali Yaman’ın bana attığı konumun neresi olduğunu bilmiyordum. Daha önce gitmediğim bir yerdi. Şehrin biraz dışında kalıyordu. Tenhada bir yer olduğundan dolayı konumu Korkut’a da atmıştım. Altına Savcı Ali Yaman’la görüşmeye gittiğimi bildiren bir mesaj eklemeyi de unutmamıştım.
Telefonun kilidini açtım. Uygulamadan çıkmadığım için direk Korkut’la olan yazışmalarım düştü ekrana. Önce mavi renkte olmayan tiklere sonra da son görülme saatine baktım. İnterneti açıktı, mesajım ona ulaşmıştı ama belli ki telefonu elinde değildi.
Telefonu kapatıp kucağıma bıraktım. Taksi yavaşlayarak durduğunda yüzüme çarpan sert rüzgar da yok oldu. Derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım. Şoföre ücretini ödedikten sonra taksiden indim. Önümde duran kafe İstanbul’un deniz manzarasına yüksekten bakan, yeşilliklerin arasında, tatlı bir köy evini anımsatıyordu. Kütüklerin üzerine yerleştirilen tahta bir köprü uzanıyordu kafenin girişine. Binanın gövdesi de ahşaptan yapılmaydı ve pencereleri minik denebilecek kadar ufaktı. Otantik bir görünümü vardı fakat üzerinde bulunduğu arsa paha biçilemez olmalıydı.
Orda dikilmekten vazgeçip ayaklarımı adım atmaya zorladım. Tahta köprünün üstünden geçerken etrafımdaki manzaraya bakamayacak kadar gergindim. Aklım beni içerde bekleyen adamdaydı daha çok.
Kafenin kapısını açmamla tavandan sarkıtılmış çanın çalması bir oldu. Ve daha ilk adımımı atmışken nerede oturduğunu gördüğüm savcı Ali Yaman’ın bakışları, seyretmekte olduğu manzaradan ayrılıp beni buldu. Yüz ifademi dengede tutmaya çalıştım. Henüz ilk dakikadan zayıf bir imaj çizmek istemiyordum. Kapıyı bırakıp Ali Yaman’ın oturduğu masaya doğru ilerlediğimde çan bir kez daha çaldı arkamdan. Yanına vardığımda sandalyesini geriye itip ayaklandı. Üzerinde yine özel dikim bir takım elbise vardı. Bu sefer rengi krem tonlarındaydı yalnızca. Düğmeleri yine boğazına kadar ilikli, kravatı yine sımsıkı bağlıydı. Oturuyor olmasına rağmen ceketini üzerinden çıkarmamıştı. Pantolonun dizlerinin arkasına gelen kısmında gözle görülür kırışıklıklar vardı. Bu da demek oluyordu ki benden epey bir vakit önce gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K U M P A S | TAMAMLANDI
Mistério / Suspense"Simsiyah bir gece kelebeğisin sen. En fazla yirmi dört saatlik bir ömrü uçarsın." 🌿 "Ben öldürmedim!" Korkunç bir titremeye esir düştü bedeni. Gözleri, kendisine inanacak birini aradı etrafında. "Onu ben öldürmedim!" diye haykırdı birkez dah...