2 / TARİH-İ TEKERRÜR

2.1K 161 233
                                    

° Cem Adrian ~ Kül

° Cem Adrian ~ Kül

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



° TARİH-İ TEKERRÜR

KOĞUŞ:

Gece bastırmıştı. Işıklar teker teker kapatılmış, herkes yataklarına çekilmişti. Koğuşun diğer ucundan gürültülü bir horlama sesi geliyordu ama adam o sese alışmıştı. Rahatsız olmuyordu. Herkesin uykuya daldığı bu saatlerde koğuşun üstüne çöken sessizliği bozan tek ses o horultuydu. Zamanın akmaya devam ettiğini, sessizliğin ebedi olmadığını ona hatırlatan yegane şeydi o horultu. Adamın içinde bulunduğu ana sıkısıkıya tutunmasını sağlayan yardımcı bir eldi.

O sese alt katında yattığı ranzanın gıcırtısı eklendi kısa biran. Gözleri yavaşça yukarı tırmandı. Üstünde yatan ihtiyar sağ yanından sol yanına dönmüştü. Adam içinden dörde kadar saydı. Ve ihtiyar çok geçmeden tekrardan sağ yanına döndü. Adam güldü. İhtiyarın bedeninin sol yanının üzerinde dört saniyeden fazla yatamadığını bilecek kadar çıldırmıştı. Başını arkasındaki soğuk duvara yasladı. Gözlerini kapattı ve uykunun kirpik uçlarından içeri sızmasını bekledi.

Fakat uykunun aksine anıları sızmıştı içeri. Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Anılar göz kapaklarının altına nakışlanmıştı sanki. Ne zaman kirpiklerini bir perde misali indirecek olsa birer birer ortaya çıkıyor ve adamın yakasına yapışıyorlardı. Adam açmadı gözlerini. Kaçarı yoktu. Kaçacağı yer de yoktu. Aklı onları hatırlamaya mahkumdu. İçine hapsolduğu bu dört duvar onu delirtemese bile anıları birgün aklını eline verivereceklerdi, biliyordu.

Koğuşun diğer ucundan gelen horultu kesildi. Adam birkaç saniye bekledi. Ama ses sanki daha önce hiç var olmamış gibi yok olmuştu. Kaşları çatıldı. Anıları vakit kaybetmeden o horultunun yerini dolduracak bir ses saldı zihnine.

" Sana bunu neden yaptığımı sormayacak mısın?"

İşte yine o güne gitmişti aklı. Kaleminin kırılmasından ve cezaevine sevkinin yapılmasından sonraki ilk görüş günündeydi artık. Karşısında Meral oturuyordu. Siyah gür saçlarını tepesinde sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. Koyu renk irisleri öfkeden çakmak çakmaktı. Bedeni oturduğu sandalyede dimdik duruyor ve adama onu bir kaşık suda boğmak istercesine bakıyordu.

"Mahkemede seni savunmadım." dedi kelimelerin üstüne basa basa. Adamın bu durumu idrak edemediğini düşünüyor olmalıydı. Oysa adam her şeyin farkındaydı. Ve farkında olduğu her şey sözlerini hükümsüz kılacak kadar acımasızdı. "Bana hesap sormayacak mısın?"

K U M P A S | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin