Medya: Edward Cullen ve Luna Night
Medya: Dust Still Dawn
EDWARD'DEN DEVAM
-Bence anlamadılar...
Hayır hayır hayır!!! Ne olur o olmasın. Ne olur o olmasın. Hem nasıl geldi ki buraya? Yavaşça arkama döndüm. Kapının yanında ki duvara tek ayağı ile yaslanmış kollarını göğsünde bağlamış alaycıl bir sırıtma ile bizi izliyordu. Olduğu yerden yavaşça doğrulup yavaş adımlarla bulunduğumuz salonun baştan sona kadar uzanan masanın karşısına geçip herkese teker teker baktı. Kızılları bana döndüğünde ise yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Ama bu tebessüm birçok şeyi ifade ediyordu. Acı, üzüntü, hayal kırıklığı... ve daha birçok duygu barındırıyordu. O her ne kadar kendisine duygusuz dese de derinliklerde bana olan sevgisi dışında başka duygularda yatıyor. Hissediyorum... O tapılası dudaklarını aralayıp aşırı derecede anormal olan sakin bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
- Siz ne dersiniz? Anlayabildiniz mi?, dedi kızıllarını herkese doğru çevirerek. Kimse korkusundan konuşmaya cesaret edemiyordu.
- Niye sustunuz birden? Yoksa rahatsızlık mı verdim?, dedi sahte bir telaşla.
- Ahh! Pardon ben unutmuşum. Canavarlarla konuşulmazdı. Değil mi?, dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım. Duymuştu işte. Ardından bir kadın şiddetle sandalyesinden kalkıp bağırarak konuşmaya başladı.
- Evet doğru. Senden delicesine korkuyoruz çünkü yapacaklarının bir sınırı yok. Ve evet bir canavarsın. Sen nasıl masum bir kızı öldürebilirsin?, dedi. Ben sinirle konuşmaya başladım.
- KAPA ÇENİNİ LAN! YOKSA BEN KAPATTIRIRIM, dediğimde kadın yerine sinerek oturdu. Sonra bakışlarımı tekrardan ona doğru çevirdim. Geldiğinden beri o yüzündeki alaycıl gülümsemesi hala gitmemişti.
- Evet doğru. Dediklerinizin sonuna kadar haklısınız. Ben bir canavarım, seri katilim, sadistim, mozaşistim. Ve daha birçok şey. Ama bir şeyde haksızsınız, dedi.
- Evet ben böyle biriyim. İyiliğin anlamını bile bilmiyorum. Vicdan azabı da ne demek bilmiyorum. Ben hayatım boyunca kendimi bildim bileli yalnızdım. Bana doğruyu gösterecek kimsem yoktu, derken yine o kadın lafını kesti.
- Bize kendini acındırmaya çalışıyorsan yanılıyorsun. Hem bize neden bunları anlatıyors-, derken lafını kesen benim onun dilini mühürlemem olmuştu. Biraz daha konuşsa idi kellesi elimde olacaktı.
- Şşşşşşş sakin! Sadece dinleyin, deyip konuşmasına devam etti.
- Küçükken insan okuluna giderdim. Annem ve babam olmadığı için beni hep ezerlerdi, benle dalga geçerlerdi. Beni hep küçümserlerdi. Ama ben onca hakaretlere, laflara rağmen onlara hiç zarar vermedim. Hep dedim ki kendi kendime. Bir gün yaptıklarının hata olduklarını anlarlar dedim. Ama her geçen gün daha da dalga geçmeye başladılar. Fiziksel şiddetler de başlayınca, en sonunda dayanamayıp hepsine işkence ettim. O zaman anladım ki dünya da iyilik diye bir şey yok. Merhamet yok. Acıma yok dedim. İnsanlardan ölesiye nefret etmeye başladım. Çünkü insanları çirkin, nefret dolu ve zayıf birileri olarak görüyordum. Bu yüzden ben onlardan da kötü olmaya karar vermiştim. Ne kimseye merhamet edecektim ne de acıyacaktım. Herkese en güçlü olduğumu göstermek istedim. Benden korkmalarını istedim. Ama bu istediklerimin beni çıkmaza sürükleyeceğini tahmin etmemiştim. Zamanla içimde ki duygular yok olmaya başladılar. İnsan öldürdüğümde vicdan azabı çekmemeye başladım. Çünkü alıştım... Her öldürdüğümde kendimi mutlu hissediyordum. Ama bu yaptıklarımın yanlış olup olmadığını bilmiyordum. Çünkü kimse bana bunun yanlış olduğunu söylemedi. Ben canavar olmanın beni güçlü kıldığına inandım. Ben canavar olmanın beni yenilmez kıldığına inandım. Evet bir canavarım ama bana canavar demeye hakkınız yok çünkü ben doğru olanın ne olduğunu bilmiyorum, yanlış olanın ne oluğunu bilmiyorum, dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ KRALİÇE: İNTİKAM (2. KİTAP)
FantasyKapak tasarımı: @marsveryan Arkadaşlar "Melez Kız" adlı kitabımın 2. kitabıdır. İlk önce onu okumanız gerekir. **************** En büyük zaferler, Kaybettiğini sananlarındır. En büyük savaş...