Medya: Edward Cullen ve Luna Cullen (Bu yazıyı yazmak için ne kadar bekledim tahmin bile edemezsiniz.)
Edward sonunda arabayı durdurmuştu. Karşıya baktığımda ormanın girişindeydik. Edward kapısını açıp arabadan indi. Ardından yanıma gelip kapımı açıp inmeme yardımcı oldu.
- Neden buraya geldik?, diye sordum merakla.
- Evimize gidiyoruz güzelim, dediğinde şaşkın ifademle suratına baktım. Ne demişti o? Evimize mi demişti?
- Evimiz mi?, diye tekrar ettim emin olmak amacıyla.
- Evet evimiz. Hadi gel, deyip beni ormanın içine sürükledi. Sonra beni ormanın içerisinde bulunan göl kenarına götürdü. Şaşkınlıkla etrafa bakıyordum çünkü daha önce burada olmayan kocaman bir ev karşımızdaydı.
- Ama bu daha önce burada yoktu, dedim inanamayarak.
- Evet daha önce yoktu. Ta ki birkaç saate kadar, dediğinde ona yok artık bakışları atıyordum. Bu kadar şeyi bu kısa sürede yapması imkansızdı.
- Doğruyu söyle bana. Yoksa sen çok güçlü bir büyücü müsün?, dedim ona şüphe ile bakarak.
- Büyü ile yaptığım doğrudur. Ama birinden yardım aldım. Peki söyle bana beğendin mi?, diye sordu bana bakarak.
- Sen deli misin? Bayıldım, dedim hayranlıkla evi süzerken. Tam benim sevdiğim gibi siyahtı dışı. Edward elimi daha sıkı tutarak evin önüne gittik. Cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı. Beni birden kucağına almasıyla refleks olarak kollarımı boynuna doladım.
- Hazırsan ev turu yapacağız?, dedi. Anlamayan bir yüz ifadesiyle ona baktığımda eve girdi ve kapıyı ayağı ile kapattı. Kapının hemen sağındaki mutfağı kafasıyla gösterdi.
- Burası mutfak. Becerebilirsen yemek yapacaksın burada. Ama merak etme ben de arada sırada yardım ederim, dediğinde ona kızgın bakışlarımı yolladım.
- Ben mi kötü yemek yapıyorum?, diye sordum üstüme alınarak.
- Tuzlu keki hala unutmadım güzelim, deyip güldü. Sonra adımlarını salona doğru ilerletti.
- Burası salonumuz. Kimse gelmedikçe burada durmayı pek düşünmüyorum, aklımda daha eğlenceli şeyler var, dediğinde gözlerimi kocaman açıldığında benim bu halime kocaman bir kahkaha attı. Banyo ve diğer odaları da gösterdikten sonra en sonunda yatak odasının önünde durdu. Kalbim ağzımda atıyordu.
- Burası da senin ve benim odamız. Ve benim evimizdeki en sevdiğim yer, diye belirtmeyi ihmal etmedi. Nefeslerim duyulacak kadar derinleşmeye başladı. Yine beni kucağından indirmeden odaya girdi. Sonunda beni hafifçe yere bıraktı.
(Okumak istemeyenler için bir uyarı! Fazla ileri gitmeyeceğim.)
( SEVGİLİ OKUYUCALIRIM YAZARINIZI AZICIK, MİNİ MİNNACIK SEVİORSANIZ LÜTFEN BU KISMA YORUM YAZMAYIN. YALVARIYORUM SİZE. 4 SAAT İŞKENCE ÇEKTİM. BUNU BENİM İÇİN YAPIN.)
Ellerini hızla belime dolayıp ondan ayrılmamı engelledi. Ben de kollarımı onun boynunda birleştirdim. Uzanıp bana yaklaştığında ben de ona yaklaşıp usulca gözlerimi kapattım. Dudaklarını hissetmemle içimde bir şeyler yanmaya başladı. Boynundaki ellerimi sırtına ve kollarına doğru ilerlettim. Benden ayrıldığında yumuşak bir sesle konuştu.
- Daha önce dediğim gibi; istemediğin sürece sana asla dokunmam, beklerim, dedi. İçimden konuşmaya başlamıştım.
Hadi Luna! Sadece 3 ay... Yapma bunu kendine. Ona da kendine de acı çektirme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ KRALİÇE: İNTİKAM (2. KİTAP)
FantasyKapak tasarımı: @marsveryan Arkadaşlar "Melez Kız" adlı kitabımın 2. kitabıdır. İlk önce onu okumanız gerekir. **************** En büyük zaferler, Kaybettiğini sananlarındır. En büyük savaş...