Medya: Luna Cullen ve Edward Cullen
Şimdi ne diyecektim onlara? Ben bir şey yapmadım, o kızı ben öldürmedim mi diyecektim? Yine yalan mı söyleyecektim? Bu sefer değil... Artık yalan söylemekten bıktım! Ne zaman kendim ile ilgili bir şey olsa yalan söyleyip gerçeklerden kaçıyordum. Ama bu sefer kaçmak yok. O kızı öldürmekten zerre pişmanlık duymuyordum. O zaman yalan söylemenin ne anlamı var ki? Ben gerçeklerden kaçmak için yalan söylüyorum. Ama ben korkmuyorum. O kızı öldürdüğümün gerçeğini kabul ediyorum. Ama neden pişmanlık duymuyorum?
Çok tuhaf... Daha birkaç ay önce geçmişte öldürdüğüm masum insanlar için pişmanlık duyarken şimdi neden duymuyorum? Birden bire ne değişti?
Ruhum değişti... Artık ben kötülüğe aitim. Ben iyiliğin değil, kötülüğün yanındayım...
Ama bu benim seçimim değil. Zaten bana ne zaman seçim hakkı sunuldu ki? Bu hayatı da ben seçmedim, bu gücü de ben seçmedim. Şimdi seçsem kaç yazar?
Ben iyi birisi olmak istemiyorum ama kötü birisi de olmak istemiyorum. Ben beyaz olmak istemiyorum ama siyah da olmak istemiyorum. Ben hem iyi hem kötü birisi olmak istiyorum. Ben gri olmak istiyorum.
Ben griye karışmak, onunda bütünleşmek istiyorum...
Ama ben gri yerine siyaha büründüm, onunla bütünleştim. Siyah benim bir parçam. Kötülüğünde benim bir parçam olduğu gibi. Artık istesem de ondan kopamam. Onsuz nefes alamam, onsuz yaşayamam. Ben... siyah olmadan bir hiç olurum.
Bal rengi gözlerini kızıllarıma dikmiş, bana merak dolu gözler ile bakıyordu. Gözlerinin içinde anlamdıramadığım birçok duygu barındırıyordu. Beklenti, umut, hayal kırıklığı...
Hayır... yapmadım!, diye haykırmak istiyordum. Ama kendim için değil, onun için istiyordum. Çünkü içten içe bunu dememi istiyordu. O da benim gibiydi. Sürekli gerçeklerden kaçıyordu. Ama emin olduğum bir şey var ki o da dudaklarımın arasından ne çıkarsa çıksın beni asla bırakmayacağıydı.
Sonunda dudaklarımı aralayıp birkaç kelime söyleyebilmiştim.
- Ben yaptım... Ben öldürdüm, diye mırıldandım fısıltıyla.
Hayran olduğum bal rengi gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes aldı. Şu an bu gerçeği kabullenmeye çalışıyordu. Bende onun gibi kabullenmeye çalışıyordum. Belki çoktan kabullenmiştim.
- Neden? Neden yaptın bunu? Neden öldürdün o kızı?, diye sordu güçlükle. Çete sadece bize bakmakla yetiniyorlardı.
- Ben... bilmiyorum. Kendimi kontrol edemedim, dedim.
- Luna bir kez olsun... Sadece bir kez olsun doğruyu söyle. Şu ana kadar hep yalan söyledin. İnandığımı sandın ama ben en başından beri gözlerimin içine baka baka yalan söylediğini biliyordum. Senin bir gün bana gerçekleri söyleyeceğini biliyordum. Yalan söylemenin mantıklı bir açıklaması vardır diyorum ama artık yeter! Yalan söylemenden bıktım!, dedi öfkeyle.
Onu ilk defa bana karşı bu kadar öfkeli görüyordum. Galiba bu sefer fazla ileriye gitmiştim.
- Abi kavganıza karışmak gibi bir niyetim yok ama burada mı kavga edeceksiniz?, diye sordu Drake.
Onun konuşmasıyla amfi de olduğumuz aklıma gelmişti. Profesör hala bizden bir cevap beklermiş gibi bakıyordu. En ön sırada oturan kız söz alarak konuşmaya başladı.
- Bilmiyoruz Profesör. Elif hiçbir derse geç kalmazdı. Ama hala fakülte de olması gerekiyor çünkü eşyaları burada, dedi kız.
- İlginç, neyse biz derse devam edelim. Nerede kalmıştık? Anatomi, deyip derse giriş yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ KRALİÇE: İNTİKAM (2. KİTAP)
FantasyKapak tasarımı: @marsveryan Arkadaşlar "Melez Kız" adlı kitabımın 2. kitabıdır. İlk önce onu okumanız gerekir. **************** En büyük zaferler, Kaybettiğini sananlarındır. En büyük savaş...