IO-37

231 10 2
                                    

Bir sorunla karşılaştığınızda, o konunun üzerinden biraz zaman geçmesi daha sağlıklı kararlar vermeniz konusunda yardımcı olur. O yüzden karar vermeden önce, üzerinden biraz zaman geçmesine izin veririm. Bir kararın üzerine uyumak iyidir derler. O gece konuyu unutup güzel bir uyku çek ve sabah tekrar düşünmek üzere rafa kaldır. Ben de öyle yaptım. Sabah gözlerimi açtığımda dün olanlar geldi aklıma; gördüklerim, düşündüklerim, hissettiklerim ve yaptığım plan... Olayın üzerinden zaman geçmiş olması ve biraz daha sindirmiş olduğum gerçeğiyle  (ilk şoku atlatmak diyemiyorum çünkü garip bir şekilde hiç şaşırmamıştım) her şeyi en başından düşündüm. Can, iyi bir dersi hak ediyordu. Bir işe başlamak için en iyi zaman şimdidir diyerek, telefonumu elime aldım ve Can'a mesaj attım.

" Günaydın." Birkaç dakika sonra cevap geldi.

" Günaydın. "

" Nasılsın Can?"

" İyiyim Duru sen?"

" İyiyim ben de. Bugünkü planın ne?"

"Her zamanki gibi babama yardım edeceğim başka bir planım yok. Neden?"

"Görüşelim mi diyecektim. "

" Olur tabi. Sen sahile geldiğinde haber ver, çıkarım."

" Tamamdır görüşürüz. "

Planımın ilk adımı eskisinden daha yakın davranmaktı. Böylece, hem kendini suçlu hissetmesini sağlayabilir, hem de onun canını acıtacak şeyleri öğrenebilirim. Tam hazırlanmak için kalkıyordum ki Emre'den mesaj geldi.

" Günaydın Duru. Her şey yolunda mı?"

" Günaydın Emre. Evet her şey yolunda. Merak etme. Sonsuza kadar susmayacağım, bir planım var."

"Bunu duyduğuma sevindim. Sen böyle bir şeyi hak etmiyorsun."

"Emin ol, bu yaptığına pişman olacak."

"Ben her zaman senin yanındayım bunu sakın unutma." Bu sözleri beni gülümsetti. Gerçek olduğunu biliyordum.

" Teşekkür ederim Emre. Şimdi hazırlanmam lazım. Sonra görüşürüz. "

"Görüşürüz."

Hemen kalkıp hazırlanmaya başladım. Siyah dar kotumu ve kırmızı oduncu gömleğimi giyindim. Saçlarımı elimle düzeltmem yeterli olmuştu. Parlatıcımı sürüp, parfümümü sıktım. Ayakkabılarımı giyinip, çantamı da alıp çıktım. Hava çok güzeldi. Bu yüzden yürümeye karar verdim. Kulaklıklarımı taktım ve müzik eşliğinde hayaller alemine dalarak sahile kadar yürüdüm.

Sahile geldiğimde oturup, denizin kokusunu içime çektim. Her zaman olduğu gibi beni yine rahatlatmıştı bu koku. Anın tadını biraz daha çıkarttıktan sonra müziği kapatıp Can'a mesaj attım.

" Ben geldim canım. Sahildeyim." Cevap gelmesini beklemeden telefonu çantama attım. Bir süre sonra omzuma dokunan elle, sıçradım düşüncelerimden.

" Ben bu anı daha önce yaşamıştım sanki."  Dedi gülümseyerek.

" Ahh evet. Bizim rutin karşılaşmalarımız... Ben sahilde düşüncelere dalardım,  sen de gelip korkuturdun. " dedim. İkimiz de güldük.

" İyi görünüyorsun. Eski neşene kavuşmuş gibisin. Her şey halloldu diyebilir miyiz?" Diye sordu. Sanki gerçekten umrundaymış gibi.

"Daha iyi hissediyorum. Her şey geçti diyemem ama hayat devam ediyor. Unutup yola devam etmeye çalışıyorum." Dedim.

" Buna sevindim Duru. Gülümsemeni özlemiştim." Dedi. Böyle bir yalana söyleyebilecek söz bulamadığım için sadece gülümsedim.

" Dün akşam konuşamadık hiç. Neler yaptın biz gittikten sonra? Çok yoğun muydu işler?" Diye sordum rahat bir tavırla. Bir an panikler gibi olsa da hemen toparladı. O kadar ki, dün onları görmemiş olsam bu anlık paniklemeyi fark etmezdim bile.

" Eh biraz. Siz ne yaptınız? "

" Bir şey yapmadık. Emre beni eve bıraktı sadece."

"Çok yakın görünüyorsunuz. İyi anlaştınız bakıyorum." Dedi. Sesinden bunun pek hoşuna gitmediğini anladım ve bunu aklımın bir köşesine yazdım. Planım için lazım olabilirdi.

" İyi birisi. Muhabbeti de güzel." Dedim.

" Hmmm" dedi. İkimiz de sustuk bir süre. Sonra tekrar Can konuştu, gözlerini denizden ayırmıyordu.

" Ona neden Emre diyorsun? Yani ben abi derken, sence de garip olmuyor mu?" Diyip yerinde huzursuzca kıpırdandı.

" Kendisi istedi." Dediğim anda bana döndü. Bakışları garipti; kızgın? Şaşkın? Sinirli? Belki de hepsi bilmiyorum ama garipti.

" Kendisi mi istedi?" Diye sordu dişlerini sıkarak.

" Evet. Neden ki?" Diye sordum.

" Onunla bu kadar samimi olman hoşuma gitmedi." Dedi kısık sesle. Hoşuna gitmedi demek? Emre'yle daha samimi olacağım demek ki.

" Neden? Sonuçta o senin kuzenin değil mi?" Dedim ben de saf ayağına yatarak.

" Öyle sayılır. Her neyse. Onunla fazla samimi olma. İstemiyorum. " dedi sert bir tavırla.

" Aranızda bir sorun mu var?" Diye sordum. Cevap vermedi.

"Anlatmak istersen dinlerim. " Dedim.

" Hayır yok bir şey. " dedi ters bir şekilde. Biraz daha sohbet ettik. Sonra işe dönmesi gerektiğini söyleyip gitti. Ben biraz daha oturdum ve Can'ın Emre'yle ne derdi olabileceğini düşündüm.

Bir süre sonra kalkıp eve doğru yürümeye başladım. İlk gün için hiç fena değildi. En azından Emre'ye daha yakın olarak onu deli edebileceğimi öğrenmiştim. Şimdilik bu planı yedekte tutup, onun sözünü dinliyormuş gibi yapacağım. Böylece ona daha yakın olup, canını yakacak veya onu sinirlendirecek daha çok şey öğrenebilirim.

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin