IO-49

196 9 1
                                    

İlkel çağlardan bu günlere gelirken, ilk kim çıkıp dedi; işe veya okula gitmek için erken kalkalım diye? Hayır yani kimden çıktı bu fikir bilen var mı? Kimliği bilinmemesine rağmen en çok küfür duyan insanlardan birisi olsa gerek. Anlamıyorum; işin mi yok, yat uyu ne diye çıkarıyorsun erken kalkma işini? Zorun ne yani? Haksız mıyım?
Okula gitmeyi ve arkadaşlarımı ne kadar özlemiş olsam da bu erken kalkma işini hiç özlememiştim. Her zamanki gibi söylene söylene hazırlanıp okula gittim.
Okula girerken gördüğüm ilk yüzün Melih'e ait olması yüzümde kocaman bir gülümseme oluştururken, sessizce arkadan yaklaşıp saçını bozdum. Bu, Melih için savaş sirenlerinin çalmaya başlamasının habercisiydi. Herkes bunu bilerek durmuş bize bakarken, Melih büyük bir sinirle arkasını döndü. Beni gördüğü anda yüzündeki sinir, yerini önce şaşkınlığa sonra da büyük bir gülümsemeye bırakmıştı. Bana sıkıca sarılırken ben de ona karşılık verdim. İnsanlar bizi şaşkın ve kıskanç bakışlarla süzüyordu.
" Efsane geri döndü ha? Seni gerçekten özledim Duru." dedi içtenlikle.
" Ben de seni özledim Melih. Sanki seni yıllardır görmüyor gibiyim. "
" Yanına yaklaşmamıza engel olmasaydın bu kadar özlemezdin küçük hanım." dedi sahte bir kızgınlıkla.
" Üzgünüm, biraz toparlanmaya ihtiyacım vardı." dedim ben de.
" Affedildin. " dedi kocaman bir gülümsemeyle.
" Hadi biraz eğlenelim o zaman." dedim sinsi bir gülüşle ve samimi bir şekilde Melih'in beline sarılarak yürümeye başladım. Bu halime kahkahalarla gülerken, elini omzuma attı. Kıskanç bakışlar her geçen saniye daha da artıyordu.
" Sen gerçekten de kendine gelmişsin Duru."
" Kesinlikle."
Sınıfa kadar birlikte yürüdük. Melih de bu dersi alıyordu ancak genelde derse girmek yerine kızlarla takılmayı tercih ettiği için genelde kaçardı. Ancak bugün benim gelişimin şerefine olsa gerek, derse girmeye karar vermişti ki bu durum, sadece sınıftakileri değil hocayı da büyük şaşkınlığa uğratmıştı.
" Melih bey, bu ne şeref! Keşke haberimiz olsaydı, kırmızı halılar sererdik yollarınıza. Bu karşılama çok sade oldu sizin için kusura bakmayın." dedi hoca gülerek. Bu kadını gerçekten seviyordum. Diğer hocaların çoğuna kıyasla büyük bir egosu yoktu ve bu tarz şeyleri iğnelemek amaçlı değil sadece şakalaşmak için söylerdi.
"Bir dahaki sefere artık." dedi Melih de gülerek. Hoca sahte bir şaşkınlıkla ağzını eliyle kapattı.
" İnanamıyorum Melih! Bir derse daha mı geleceksin? Biz daha birine alışamadık, ağır gelmesin?"
" Hocam işte ben hep sizi düşündüğümden gelmiyorum. Yoksa ders kaçırmam biliyorsunuz."
" Bilmez miyim..." dedi hoca ve derse devam etti.
Bugün tek dersim vardı ve ders bittiğinde artık özgürdüm. Çantamı toparlayıp sınıftan çıkarken Melih'in sesiyle ona döndüm.
" Aklından eve gitmek gibi bir şey geçiyorsa, unutsan iyi edersin. Bu kadar zaman sonra gelmişsin, kolay kolay bırakmam seni." dedi kolunu omzuma atarken.
" Cafeye gidelim mi? Uzun zamandır konuşamadık seninle."
"Gidelim bakalım. Ortam yakışıklı görsün." diyerek okulun çıkışına doğru yürüdü.
" O ego, fazla ağırlık yapmıyor mu?" diye sorduğumda beni duymazlıktan geldi.
Cafeye girip oturduğumuzda burayı bile özlediğimi fark ettim.
"Yokluğumda kaç kız eskittin?" diye sordum. Gözlerini korkuyla kocaman açtı.
" Gerçekten bana saydırmayacaksın değil mi? Hatırlamıyorum bile!"
Kahkahalarla güldüm bu haline.
" Seninki ne yapıyor?" diye sordu ikimizin de kahkahaları son bulduğunda.
" Benimki?"
" Tribündeki çocuk."
" Fırat mı? Burada değil. İş için yurtdışına gitti. Yakında dönecek ama."
dedim ben de. Yüzüm düşmüştü.
" Seni bırakıp gitti ha? Vay be!" dedi şaşırmış bir ifadeyle.
" Ne demek istiyorsun?"
"Sadece birbirinize gerçekten çok değer veriyorsunuz ve ayrı kalmaya dayanabileceğiniz fikri biraz garip geldi."
"Dayanabildiğimizi kim söyledi ki? " diye sordum hüzünlü bir gülümsemeyle.
Uzun uzun konuştuk Melih'le. Ona Alp konusunu anlattığımda çok şaşırdı. Benim yaşadıklarımı çok fazla sorgulamadı. Henüz yeni yeni atlattığımın ve anlatmaya hazır olmadığımın farkındaydı. Beni hüzünlendirmek yerine, kendi peşinden koşan kızları ve onları nasıl tavladığını anlatıp beni bolca güldürdü.
Saatlerce konuşmaktan çenem ağrımıştı ama bu gerçekten iyi gelmişti. Akşam başımı yastığa koyduğumda ise, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar eğlendiğimi fark ettim.
Yanılmamıştım; eski Duru geri dönmüştür!

Bölüm; ayseminyilmzerr için gelsin :)

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin