IO-7

686 31 6
                                    

Sabah telefonun sesiyle açtım gözlerimi. Sinirle telefona uzandım. Ekrana bakınca gördüğüm isim beni şaşırttı. Arayan Fırat'tı. Şaşkınlıkla açtım telefonu.

"Günaydın güzellik.  Biliyorum uykunun bölünmesinden nefret ediyorsun ama yapacaklarına razıyım. Bugün pazartesi ve sen okul geç kalıyorsun." dedi neşeli sesiyle. Gülümsedim.

"Günaydın baş belası. Teşekkür ederim çok düşüncelisin. Sırf bu yüzden bu seferlik seni bağışlıyorum." dedim ve güldüm. O da güldü.

"Teşekkür ederim prensesim." dedi. Kahkaha attım.

"Bir dakika sen az önce ne dedin? Baş belası mı? Ben mi?" dedi. Bir kahkaha daha attım.

"Baş belasısın tabi. Ama benim baş belam." dedim. O da güldü.

"O zaman tamam.  Senin baş belan olacaksam baş belası olmaya da razıyım güzellik." dedi. Gülümsedim.

"Hadi benim hazırlanmam lazım. Yoksa okula geç kalacağım. Sayende güne çok enerjik başladım. Harikasın. Öptüm. Görüşürüz. " dedim tek nefeste.

"Görüşürüz prenses. Benim için bir zevkti." Telefonu kapatıp hızla tuvalete gittim yüzümü yıkayıp geri odama döndüm ve gardrobumun karşısındaki yerimi aldım. Bugün hava çok güzeldi. Kahverengi mini eteğimi aldım. Etek giyinmek için ideal bir gün. Zümrüt yeşili kilotlu çorabımı giyindim. kahverengi mini eteğimi de giyinip üzerime zümrüt yeşili bir yüzücü giyindim. Hafif bir makyaj yaptığımda hazırdım. Çantam zaten hazırdı.  Sadece siyah çantamdakileri kahverengi çantama geçirmem gerekiyordu. Çantamı da hazırladıktan sonra kahverengi hafif topuklu ayakkabılarımı giyinip çıktım. Kulaklıklarımı taktım ve yol boyunca müzik dinledim. Müzik dinlerken kendimi her şeyden soyutluyordum.  Sanki sadece ben vardım. Ben ve duygularım... Müziğin ritmiyle kendimden geçmiş yürürken bile üzerime yönelmiş hayran bakışların farkındaydım. Gülümsedim ve devam ettim.

Okula girdiğimde de aynı tepkiler vardı. Herkesin gözü üzerimdeydi.  Her zamanki gibi... Onları umursamadan sınıfıma geçtim. Yine en önden kendime yer tutup dersi beklemeye başladım. Bu arada her gelen selam veriyor, okulun ilk gününden beri benimle ilgili şansını denemekten asla vazgeçmeyenler şanslarını denemeye devam ediyorlardı. Ama bu benim hiç umrumda değildi. Kimseyi istemiyordum.

Telefonun ekranından saate baktım. Dersin başlamasına daha 15 dakika vardı. Rehbere girip Fırat'ı aradım. Yanımdakilerden özür dileyip telefona odaklandım. Ikinci çalışta açtı Fırat.

"Beni çabuk özledin."dedi. Gülümsedim.

"Dersin başlamasına 15 dakika var ve sıkıldım." dedim.

"Hayranların rahat bırakmıyor mu?"dedi gülerek. Tanrım. Bu çocuk benim aklımı mı okuyor? Cevap vermeme fırsat kalmadan tekrar konuştu.

"Aslında iyi oldu araman. Hayatımı kurtardın diyebilirim prenses."dedi.

"Neden bir sorun mu var?" diye sordum.

"Yapışkan Aslı yine peşimdeydi ve sabrım taşmak üzereydi. Bir dakika sen aslında onun hayatını kurtardın." dedi ve bir kahkaha attı.

"Aramadım say görüşürüzzz." dedim ve kapattım. Kapatırken kahkahalarını duyuyordum. Aslı'dan hiç hoşlanmıyordum. Kendini beğenmiş, şımarık, sonradan görme çakma sarışının tekidir.

Aslı, Fırat'ın iş yerinden arkadaşı. Ama Fırat'ı hiç rahat bırakmıyor. Fırat'ın deyişiyle "sülük gibi yapıştı" . Fırat alışkın böyle şeylere. Yakışıklı biri ve her zaman çevresinde kızlar vardır. Ama belli bir noktaya kadar. Iş yeri başkadır. Orada ciddiyet ister. Nedeni de aslında çok mantıklı; Fırat tek gecelik ilişkilerin adamı. Bir kızla birlikte olur ve sonra onu bir daha görmez. Ama aynı iş yerinde devamlı dip dibeyken olmaz. Onun deyişiyle "Sonra onun ağlayıp sızlanmalarını" çekemez.

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin