IO-41

237 8 2
                                    

Sevim teyzeyle bir süre daha oturup ağlaştıktan sonra, Sevim teyze kalkıp evine gitti. Ben biraz daha oturdum. Öğrendiklerimle bayağı sarsılmıştım. Alp'i hiç öyle bilmezdim. İçten içe iyi bir kalbi olduğunu düşünüyordum ama bu kadarını tahmin etmezdim. Alp sadece beni düşünmüş. Son isteği bile benim mutlu olmammış...

Telefonumun sesiyle sıyrıldım düşüncelerimden. Arayan Emre'ydi. Tabi yaa ben bugün Emre'yi arayacaktım. Telefonu açtım hemen.

" Merhaba Duru. O günden sonra konuşamadık. Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak istedim."

" Ben de bugün seni aramayı düşünüyordum aslında. " dedim. O kadar ağlamadan sonra sesim biraz çatlamıştı.

" Duru sen iyi olduğuna emin misin? Nerdesin hemen yanına geliyorum. "

" Sorun yok Emre. İyiyim ben." dediysem de dinletemedim.

" Neredesin dedim Duru?" diye sordu. Ona olduğum yeri tarif ettim.

" Ben hemen geliyorum sakın bir yere ayrılma." diyip telefonu kapattı.

Çok geçmeden geldi yanıma.

" Duru? Ne oldu güzelim?" diyip sarıldı bana. Bunu hiç beklemiyordum işte. Yine de hiç garipsememiştim.

" Önemli bir şey değil. Bu zamana kadar yanlış bildiğim bir şeyin doğrusunu öğrendim." dedim. Anlamamış bir ifadeyle bana baktı.

" Uzun hikaye..." dedim.

" Vaktim var. Senden daha önemli bir işim yok." dedi Emre içtenlikle.

Anlatmaya başladım. En başından anlattım ona her şeyi; Alp'le tanışmamızı, sevgili olmamızı, ayrılışımızı, ölümünü ve son öğrendiklerimi tek tek anlattım. İlgiyle dinledi beni. Bölmeden, yorum yapmadan... Onunla konuşmak o kadar iyi hissettiriyordu ki, her şey çözülüyordu sanki. O dinleyince iyileşiyordum, rahatlıyordum. Konuşmamıza bile gerek yoktu aslında; varlığı bile yetiyordu.

"Bu yüzden Can'la sevgili oldun değil mi? Alp'i yeni kaybetmiştin, gerçeklerden haberin yoktu ve sen yine aynı şeyin olmasından korktun." dedi birden. Şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Güldü bu halime.

" Bakma öyle şaşkın şaşkın. Yeni tanışmış olabiliriz ama seni az çok tanıdım. " diyip göz kırptı.

" Vay be. Daha iyi bir tahmin olamazdı. Aynen öyle oldu. " dedim.

Epey bir sohbet ettik Emre'yle. Ona Can'la ilgili planımı anlattım. Tabi uygulamaya geçişimi ve öğrendiklerimi anlatmadım. Bunu daha geniş bir zamana bıraktım.

" Zekice. Senden de böyle bir plan beklerdim. Can iyi bir dersi hak etti. Bana ne yapabileceğimi söyle yeter. " dedi. Gülümsedim.

" Aslında bir konuda içimi rahatlatırsın diye umuyorum."

" Dinliyorum."

" Bugün olanlardan sonra, her şeyi sorgulamaya başladım. Nasıl anlatsam? Dün gelip sorsan Alp'le ilgili söyleyebileceğim güzel şeyler o kadar azdı ki, bir de şimdiye bak. Beni nasıl üzüp, kırdığıyla yakınırken, o beni korumaya çalışıyormuş meğer. Demek istediğim, sonradan pişman olmaktan korkuyorum. Sen onu çok iyi tanıyorsun..." tam olarak anlatamasam da o anlamıştı beni.

" Bak Duru. Can öyle biri değil. Annesi de babası da neler yaptı onun için. Her istediğini yapmak için çırpındılar. Okuyacağım dedi, borca harca girip en iyi okullara gönderdiler. Ama o sıkılıp onu da bıraktı. Can'ınki sadece şımarıklık. Ve dürüst olmak gerekirse, ben onun böyle bir derse ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Belki biraz olsun kendine gelmesini sağlayabilirsin. "

" Teşekkür ederim Emre."

" Ne için?"

" Her şey için. Söylediklerin için, yanımda olduğun için, geldiğin için..."

" Ne zaman istersen Duru." Gülümsedim. Hayatıma girdiği için gerçekten şanslıydım. O sırada Emre'nin telefonu çaldı.

"Buna bakmam lazım. Soru olur mu?" diye sordu.

" Hayır tabi ki. Bak telefonuna." dedim.

" Efendim Duygu?"

"......"

" Halledebileceginden eminim."

"....."

" Duygu uğraştırma şimdi beni. Daha önemli işlerim vardı. Sen yeteneklerini konuşturup bağlarsın onları tekrar." diyip güldü.

" Tamam. Konuşuruz sonra. Görüşürüz. " diyip kapattı.

"Kusura bakma Duru." dedi mahçup bir şekilde.

" Hiç önemli değil. Bir sorun mu var?" diye sordum. Şu Duygu, belki de sevgilisidir. Eğer öyleyse şanslı kız doğrusu.

" Duygu, çok yakın bir arkadaşım. Aynı zamanda beraber çalışıyoruz. İşle ilgili bir şeyler sormak için aramış. Halledemeyeceği bir şey değil. Ne kadar yetenekli olduğunun farkında değil." diyip güldü.

" Anlıyorum." diyip gülümsedim ben de.

" Bir gün tanıştırırım sizi. Uzun zamandır yurtdışındaydı. Burada pek arkadaşı yok. Eminim iyi anlaşırsınız." dedi.

" Hiç şüphem yok. Sonuçta senin arkadaşın. " dedim içtenlikle. Gerçekten öyle hissediyordum. Bu sözümden sonra o da gülümsedi.

"Geç oldu artık kalkalım mı?" diye sordum.

" Nasıl istersen. " dedi. Kalkıp arabasına doğru yürüdük. Kendim gidebileceğime dair itiraz etsem de kabul etmeyeceğini bildiğim için uzatmadan bindim arabaya. Evime gelene kadar radyoda çalan şarkılara eşlik ettim, o da gülümseyerek beni dinledi. Onunla olmak gerçekten güzeldi. Yolun nasıl geçtiğini bile anlamadım.

" Her şey için teşekkürler Emre. Güzel bir gündü sayende."

" Teşekkür edecek bir şey yok. Ben de çok güzel vakit geçirdim. Bir daha arayı bu kadar açmayalım. " dedi.

" Haklısın." diyip gülümsedim. Vedalaştıktan sonra eve girdim. Dönüp arkama baktığımda her zamanki gibi yukarı çıkmamı beklediğini görmek beni gülümsetti. O olmasaydı, şu an yastığıma sarılmış ağlıyor olurdum herhalde. Ya da hala şokta olurdum. Fakat benim asıl merak ettiğim, kimdi bu Duygu? Ve sevgilisi olmadığını öğrenmek beni neden bu kadar rahatlatmıştı?

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin