IO-27

233 13 0
                                    

Kulaklarımda Melisa'nın sözleri yankılanıyordu;
"O artık öldü! O artık öldü! "
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kendimi kaybetmiştim. İçimdeki ses sanki beni daha çok yaralamak istercesine Senin yüzünden, hepsi senin suçun! Diyip duruyordu. Telefonu titreyen ellerimle zar zor alıp yeniden Fırat'ı aramayı denedim. Telefonu hala kapalıydı. Kimse yoktu işte. Yanımda olacak, bana destek olacak hiçkimsem yoktu. İşte benim kalabalık yalnızlığım...
Yalnız olmak sanki daha çok yakıyordu canımı. Yanımda birinin olmasını, beni teselli etmese de ağlayabileceğim bir omuz arıyordum belki de. İlk defa gerçek anlamda birine ihtiyaç duyuyordum ama yanımda hiçkimse yoktu işte. Tamamen yalnızdım.
Ağlamaya devam ettim. Gözümden akacak yaş kalmayana kadar devam ettim ağlamaya. Sonra birden, aklıma o geldi işte. Onun aklıma gelmesi saçmaydı. O benim hiçbir şeyim değildi. Onu tanımıyordum bile. Yanımda olmaması için anlaşma yaptığım çocuğun yanımda olmasını mı istiyordum? Bu çok saçma! Ben ona karşı bir şey hissetmiyorum. Sadece şu an yalnız kalmak iyi hissettirmiyor.
Telefonu elime aldım ve ilk defa olarak Can'ı aradım.
" Efendim?"
" Can?" Dedim titrek çıkan sesimle.
" Vay canına Duru, sen beni arar mıydın?" Bi an duraksadı.
" Bir dakika sen ağlıyor musun? Duru iyi misin?"
" Can iyi değilim. Saçma göründüğünün farkındayım ama. Yanıma gelebilir misin?" Sesimin çok çaresiz çıktığından eminim.
" Tabi ki gelirim Duru. Sahildesin değil mi?"
" Evet"
" Tamam hemen geliyorum. Sakın bir yere ayrılma tamam mı ben hemen geliyorum." Dedi. O da paniklemişti.
" Tamam." Diyebildim sadece. Denizi izleyerek sakinleşmeye çalıştım ve Can'ın gelmesini beklemeye başladım. Söylediği gibi çok geçmeden geldi.
"Duru iyi misin? " Diye sordu. Sesi panikliydi ama aynı paniği gözlerinde göremiyordum sanki. Ne saçmalıyorum yine ben? Çocuk işini gücünü bırakıp yanıma geldi ben neyin derdindeyim!
" İyi değilim Can." Dedim ve bir süre önce akmayı bırakmış olan gözyaşlarım yeniden gözlerimden süzülmeye başladı. Can hemen yanıma oturdu.
" Duru lütfen ağlama. Ne olduğunu söyle bana."
" Can... O... Öldü" diyebildim zar zor ve yeniden hıçkırıklara boğuldum.
" Kim?" Diye sordu ama benim daha fazla konuşabilecek halim yoktu. Sustum. Sustum ve ağlamaya devam ettim.
Cevap veremeyeceğimi anlamış olmalı ki üstelemedi. Biraz sonra yeniden konuştu.
" Ben senin yanındayım Duru. Ne olursa olsun yanındayım. Şu anda belki de saçma bunları söylemem ama, mutsuzken beni aradın. Demek ki sen de yanında olmamı istiyosun. Yanında olmama izin ver Duru. Seninle olmama, elini tutmama,  sana destek olmama izin ver. Sevgilin olmama izin ver." Dedi tek seferde. Şaşırmıştım. Böyle düşündüğünü az çok biliyordum ama bir şey vardı; içimin ona karşı bir türlü rahat edememesine neden olan bir şey. Ama Alp'te de olduğu gibi böyle hissettiğim için kendimi suçluyordum. O sadece yanımda olmak istiyordu. Daha fazlası değil. Ama ben sustum yine. Hiçbir şey söyleyemedim. Can'ın söylediklerini kafamda tartıp durdum.
" Hemen bir şey söyleme. Şu anda bunları söylemem yanlıştı belki. Ama düşün olur mu?" Dedi. Kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim.
Yeni bölüm gellddiiii. Bu bölümden sonra ortalık daha da karışacak.
Acaba Duru Can'ın teklifini kabul edecek mi? Fırat nerede?
Hepsinin cevabını çokyakında öğreneceksiniz.
Bu bölüm; karamelam adlı okuyucum için :)

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin