IO- 2

982 30 0
                                    

Şimdi Fırat'ı aramalıydım. Fırat ilk çalışta açtı telefonu:

"Günaydın uyuyan güzel" sesi çok neşeli geliyordu. Ister istemez ben de gülümsedim:

"Günaydın yakışıklı nasılsın" dedim sevecenlikle. Bu çocuk kesinlikle çok tatlı. Sevgililerimin onu kıskanmasına şaşmamalı. Sırf onunla samimiyetimi kıskanıp "o mu ben mi" diyen kaç kişiyi şutladım sayısını hatırlamıyorum bile.

"Sesini duydum daha iyi oldum. 5 dakikaya seni almaya geliyorum. Programın varsa iptal et çünkü itiraz kabul etmiyorum."

"5 dakika mı? 5 dakikaya nasıl hazırlanmamı bekliyorsun??" resmen çığlık attım telefonda. Kahkaha attı:

"Tamam 10 dakika olsun. Ama daha fazlası yok" dedi. Kabul etmekten başka şansım yoktu.

"Tamam hazırlanıyorum. Yalnız akşam için Yağız'la sözleşmiştim. Çok fazla kalamam." dedim. Tamam biraz önce sert davranmış olabilirim ama heyy o benim sevgilim. Fırat bir kahkaha daha attı:

"Yağız? Mehmet'ten ne zaman ayrıldın?" bir an duraksadım.

"Mehmet? O kimdi? Ayyy tamam hatırladım; 2 önceki sevgilimden bahsediyorsun. Yoksa 3 müydü?" Nasıl aklımda tutabilirim ki? Ilişkilerimin uzun sürmediğini söylemiştim size.

"Her neyse hadi hazırlan geliyorum birazdan." dedi.

"Tamam tatlımm. " dedim ve kapattım. Gardrobun önüne geçtim. Ne giyinsem acaba?? Bir dakika; Fırat nereye gideceğimizi söylemedi ki. Nasıl bir şey giyinsem uygun olur... Buldum! Şık ve sade en iyisi. Hem onun yanından kalkınca Yağız'ın yanına gidebilirim. Eve gelip üstümü değiştirmek zorunda da kalmamış olurum. Hemen gardrobumdan toz pembe dizlerimin üç parmak üzerinde biten elbisemi aldım.  Aradığım kesinlikle buydu; şık ve sade. Maşayla saçlarımı dalgalandırıp hafif bir makyaj yaptım. Fuşya ayakkabılarımı giyinip yine aynı renkteki çantamı da aldığımda artık hazırdım.  Aynaya baktığımda çok güzel görünüyordum ve bu hazır olduğum anlamına geliyordu.

Ben aynada hayranlıkla kendimi izlerken telefonum çalmaya başladı. Kim olduğuna bakmadan açtım. Arayan tabi ki Fırat'tı:

"Kapıdayım. Hazır mısın güzellik?" dedi.

"Evet canım hemen iniyorum. " diyip telefonu kapattım. Anneme:

"Ben çıkıyorummm. "diye seslendikten sonra annemin cevabını bile beklemeden aşağıya indim. Fırat beni görünce gözleri kocaman açıldı.  Gözlerindeki hayranlıktan memnun olmuştum.

"Vay canına. Sana güzellik derken ne kadar da doğru bir sıfat bulmuşum.  Mükemmel görünüyorsun. " dedi. Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum:

"Teşekkürler yakışıklı. Ee beni nereye götürüyorsun?" diye sordum. Arabaya bindik. Bana döndü:

"Aslında bir cafede oturur laflarız diyordum ama seni böyle görünce.. Başka bir yere mi gitsek?" Şakacı. Onunla gerçekten çok eğleniyorum. Oyununu sürdürdüm ben de:

"Neden olmasın?" birbirimize bakıp gülmeye başladık. Fırat arabayı çalıştırdı. Her zamanki ki radyoyu açtım ve şarkıya eşlik etmeye başladım. Fırat kahkahalarla gülerek bana bakıyordu. Biraz sonra bir cafenin önünde durduk. Hemen arabadan inip cafeye girdim. Güzel bir masa seçip oturdum. Fırat da arabayı park edip arkamdan geldi. Evet; arabayı park etmesini beklemeden indim. Ne yapabilirim beklemek kesinlikle bana göre değil. Fırat beni tanıdığı için sorun olmaz. Ama erkek arkadaşlarım bazen bu huyuma bozulabiliyorlar.

Fırat karşımdaki sandalyesi çekip oturdu. Birer kahve söyledik ve sohbet etmeye başladık. Birkaç saatin sonunda telefonum çaldı. Arayan Yağız'dı. Neşeli bir sesle telefonu açtım:

"Işlerini hallettin mi sevgilim, ne zaman buluşuyoruz?"

"Hallettim hayatım şimdi çıkıyorum." Bir an duraksadı:

"Sen evde değil misin?"

"Hayır tatlım Fırat'la bir kahve içmeye çıktık." dedim.

"Tamam canım seni ordan alırım. Beraber yemek yeriz sonra da sinema. Ne dersin?" diye sordu. Sesi heyecanlı geliyordu. Beni özlemiş olmalıydı.

"Harika seni bekliyorum" dedim. Oturduğumuz cafenin ismini verip telefonu kapattım.

Yarım saat sonra gelmişti. Kibarca Fırat'ın elini sıktı. Bu hali hoşuma gitti. Değer verdiğim arkadaşlarıma iyi davranılmasını beklerim. Fırat'a nasıl olduğunu sordu. biraz sohbet ettiler ve kalktık. Bu davranışıyla benden artı puan kazandı. Aferin Yağız.

Çok hoş bir restoranta gittik. Yemeklerimizi yerken uzun uzun sohbet ettik. Gerçekten keyifliydi. Konuşmaya öyle bir dalmışız ki saate baktığımızda sinema seanslarını kaçırdığımızı fark ettik. Biraz daha sohbet edip kalktık. Beni evime bıraktı. Iyi geceler dileyip eve girdim. Odama geçtiğim anda telefonumdan mesaj sesi geldi. Mesajın Yağız'dan olduğuna emindim. Mesaja baktım. Yanılmamıştım mesaj Yağız'dandı:

"Mükemmel bir gündü sevgilim. Her şey için teşekkürler. Seni seviyorum. "

"Bence de. Ben teşekkür ederim" yazıp yolladım. Ne? Ona 'seni seviyorum' dememi beklemiyordunuz herhalde değil mi? Iki günde ne sevgisi? Hem ben öyle kolay kolay 'seni seviyorum' diyemem herkese; önce hissetmeliyim.

Üstümü değiştirip yatağıma uzandım.  Güzel bir gündü ama yorucuydu da.

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin