IO-4

734 28 0
                                    

Yağız'la geçen konuşmamız bütün keyfimi kaçırmıştı. Bugün için ne güzel planlarım vardı, oysa şimdi hiçbirini yapmak gelmiyordu içimden. Telefonum çalmaya başladı arayan Yağız'dı. Ben cevap vermedim. O tekrar aradı. Ben yine cevap vermedim. Tekrar aradı ve ben artık telefonumu kapattım.

Mutfağa geçip kendime bir kahve hazırladım. Kitabımı da aldım elime salonda camın önüne kuruldum. Bugün Pazar ve biraz keyif yapmak benim de hakkım.

Birkaç sayfa kitap okudum ama okuduğumdan hiçbir şey anlamıyordum.  Yağız gerçekten kaçırmıştı keyfimi. Daha dün nasıldık bugün nasılız...

Ev telefonunu elime alıp ezbere bildiğim Melisa'nın numarasını çevirdim. Birkaç çalıştan sonra cevap verdi.

"Melisa napıyorsun?"

"Hiç tatlım evdeyim sen?"

"Ben de evdeyim ve çok sıkıldım.  Bir şeyler mi yapsak?"

"Olur canım bize gelsene biraz laflarız."

"Tamam şekerim hazırlanıp çıkıyorum. " diyip kapattım telefonu.

Odama geçtim. Ne giyineceğimi düşünecek halim yoktu. Hemen kot şortumu giyindim, üstüne de bir tshirt geçirdim. Saçlarımdaki topuzu düzelttim, bir de göz kalemi çektikten sonra hazırdım. Çantamı aldım. Kapalı olmasına rağmen her ihtimale karşı telefonumu da çantama atıp, ayakkabılarımı giyinip çıktım. Melisa'yla evlerimiz yarım saatlik mesafedeydi. Evin önüne geldiğimde, zile bastım ve Melisa bir hışımla kapıyı açtı.  Gözlerinden ateş saçıyordu.

"Nerdesin sen Duru? Seni en az yüz defa aradım telefonun neden kapalıydı? "

"Sana da merhaba Melisa. Yağız'dan ayrıldım. Devamlı arayıp duruyordu ben de kapattım telefonu. Ne var bunda?" dedim. Neden telaşlanmıştı ki?

"Demek sevgilinden ayrıldın?" Birden irkildim. Bu Alp'in sesiydi. O kadar şaşırmıştım ki hiçbir şey söyleyemedim.  Melisa kulağıma eğildi:

"Işte seni bu yüzden aradım tatlım. Alp'ler bir anda bize gelmeye karar vermişler."

Alp tekrar konuştu:

"Içeri girsene Duru" dedi yüzündeki aptal gülümsemeyle. Lanet olsun! O telefonu neden kapattım ki?! Bir gün daha fazla ne kadar kötü gidebilir acaba! Şaşkınlıktan hiçbir şey söyleyemeden öylece durmaya devam ettim. O sırada Melisa'nın annesi kapıya gelip içeri davet edince artık kaçmak için hiç şansım kalmamıştı. Mecbur içeri girdim.

Alp devamlı benimle konuşmaya çalışıyordu yüzünde pişkin bir gülümseme vardı.

"Demek sevgilinden ayrıldın?" dedi. Pişkin gülümsemesi iyice yayıldı yüzüne. Ben bu çocukla nasıl çıkmışım diye bir kez daha sordum kendime.

"Bu seni ilgilendirmez Alp."dedim sert bir ses tonuyla.

"Emin ol ilgilendirir bebeğim. " dedi ve yine sırıttı.  Artık tepem atmıştı. Yarım saattir burada ona katlanıyordum ve bu çok fazlaydı. Bir anda sinirle ayağa fırladım.

"Benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez Alp. Deneme artık diye söylüyorum;  dünyada tek erkek sen kalsan bile yine de  seninle işim olmaz. Anlıyor musun?" birden yüzü düştü. Tamam,  kabul ediyorum biraz sert oldu. Ama beni de anlayın 4 yıldır peşimi bırakamıyor. Bıktırdı artık.

"Sonra görüşürüz Melisa" dedim ve kapıyı çekip çıktım. Her şey neden bu kadar üstüme geliyordu? Sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Bunu yapabilecek kişinin kim olduğunu çok iyi biliyordum; Fırat...

Telefonu çantamdan çıkarıp, açtım ve hemen onu aradım. Uzun bir çalıştan sonra telefon açıldı. Telefonu açan bir kızdı. Fırat'ın müsait olmadığını söyledi. Ben de özür dileyip kapattım. Ne kadar da salağım!  Onun da bir hayatı var. Ne bekliyordum ki evde tek başına pineklemesini mi? Yalnız kaldın kızım Duru. Yine ve yeniden yalnız kaldın. Her zamanki gibi...

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin