IO-57

133 5 2
                                    

Melih'in ağzından

Önder kararını vermişti. Geç de olsa aşkına sahip çıkacaktı. Zaten çok bile ayrı kalmışlardı. Duru sayesinde böyle bir şeye vesile olacak olmam beni de heyecanlandırıyordu. Aşk kavramı bana o kadar yabancı ki, en azından bu duyguyu yaşama şansına sahip olanların, ellerinden kaçıracak kadar aptal olmalarını anlamlandıramıyorum.
Hayatımda ilk defa bir işe yaradığımı hissediyorum. Birisine yardım etmek gerçekten de çok güzel bir duyguymuş. Bugüne kadar bunu anlamamış olmam ne büyük kayıp!
" Planın ne kardeşim? " diye sordum Önder'e. Sonuna kadar yanında olmak konusunda kararlıydım.
" Dürüst olmak gerekirse, net bir plan yok aklımda. Sadece onun karşısına çıkmam gerekiyor. Beni bir kere görse, onunla bir kere konuşsam yıkılır bütün duvarları. Onu en iyi ben tanırım, beni en iyi o tanır. Biz hiç planla programla hareket etmedik ki be abi. İçimden nasıl geçerse öyle davranırım. Zaten ne düşünürsem düşüneyim, onun gözlerine bakınca, kokusunu soluyunca uçar gider aklımdan her şey. O yüzden kaçtım ya bunca zaman ondan..."
"O zaman senin için onun nerede olduğunu öğrenebilirim."
" Aslında nerede olabileceğini biliyorum ama, iyi olur abi. O da beni görmemek için başka yerlerde takılıyor olabilir."
"Neden kaçıyorsunuz birbirinizden? "
"Canından çok sevdiğinin, kalbinin sahibinin artık sana değil de başkasına ait olduğunu görmeye katlanabilir misin? Birbirimizi görmek bize sadece acı verecekti. Çünkü biz sadece birbirimizi sevdik. Başkasıyla olamayız. Olsak da olamayız..."
" Anlıyorum. Hadi nerede olduğunu öğrenelim o halde." dedim. Başıyla onayladı.
Birkaç telefon görüşmesi yaptım ve şu an o şerefsizle olduğunu öğrendim. Mesele bunu Önder'e nasıl söyleyeceğimdi. Diğer müşterilerle ilgilenip yanıma döndüğünde, soran gözlerle baktı bana.
" Neredeymiş abi?"
Sıkıntıyla alnımı kaşıdım.
" Onunla mıymış?" dedi, halimden anlamıştı. Başımı onaylamak için salladım.
" Olsun abi, bu kadar bekledim, biraz daha beklerim." dedi.
" Veya gider şimdi Hande'yi onun elinden alırız." dedim sorarcasına.
" Olmaz abi. Onun yanındaysa, geleceği varsa da gelmez. Bir anda ortada bırakmaz kimseyi."
" Tamamdır kardeşim. Biz de yarın gideriz o halde." dedim. Önder ve Hande mutlu olmayı gerçekten de hak ediyordu.
Biraz daha orada oturduktan sonra, çıktım. Bu sefer gitmeden önce Önder'e telefon numaramı vermiş ve onun numarasını da almıştım. Şimdi olanları Duru'ya anlatmam gerekiyordu. Eğer her şey yolunda giderse, büyük finale çok az kalmıştı. Can'dan intikamını alıp, yoluna devam edebilirdi artık. Bu düşüncelerle Duru'yu aradım.
" Söyle abi?" dedi sesini kalınlaştırarak. Bu sefer kendimi tutmam için hiçbir sebep yoktu ve ben kocaman bir kahkaha attım.
" Keyfin yerinde bakıyorum? " diye sordum.
" Yerinde valla, eskiye döndüğümü unuttun mu? Depresif Duru yok artık."
" Eski Duru henüz dönmedi; Fırat döndüğünde eski Duru geri döner ancak. O olmadan gözlerinin eskisi gibi parlamayacağını ikimiz de biliyoruz. "
" Ne demek istiyorsun? "
" Bilmediğin bir şey değil, birbiriniz için ne kadar özel ve değerli olduğunuzu söylüyorum. Birbiriniz olmadan yapamayacağınızı..."
"Elbette, o benim en yakın arkadaşım Melih."
" Sadece o kadar olduğuna emin misin? "
"Melih, imalı konuşma benimle. Ne söylemek istiyorsan açıkça söyle." keyfi kaçmıştı ve ben daha fazla uzatmak istemedim.
" Sadece düşün diyorum. Gerçekten sadece arkadaşın mı?" Biraz duraksadıktan sonra devam ettim.
" Her neyse. Sana anlatacaklarım var. Önder'le konuştuk. Hande'yi geri almak konusunda kararlı."
"Plan ne peki?"
"Plan mı? Sadece karşısına çıkıp onunla konuşmasının yeterli olacağını düşünüyor. Aralarındaki bağ o kadar özel ve güçlü. Tıpkı Fırat ve senin aranda olduğu gibi. Biliyor musun; bana sizi hatırlatıyorlar. " şansımı zorladığımın farkındaydım ama bunu yapmam gerekiyordu. İkisi de birbirlerine deli gibi aşıklar ve bunu kabul etmiyorken asla mutlu olamayacaklar.
" Haklı. Eğer aralarındaki bağ o kadar güçlüyse, hiçbir plan kalbinin sesinden daha etkili olamaz. Ayrıca, Fırat'la bana gelince; aramızdaki bağ gerçekten de çok kuvvetli bunu inkar etmiyorum. Bu konuda bir benzerlik görmüş olabilirsin elbette ama, biz onlarla çok farklıyız. "
" Sen öyle diyorsan..."
" Öyle diyorum Melih. Önder ne zaman Hande'yle konuşmayı planlıyor?"
"Bir aksilik çıkmazsa yarın."
" Güzel. İkinci aşama da sona yaklaştı demek. Çok az kaldı Melih, çok az kaldı."
"Büyük sona az kaldı Duru..."

Bölüm; melkeDrk adlı okuyucum için...

Intikam OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin