Marketten çıktık. Teyzenin evinin penceresine baktım, perdeler kapalıydı. "Tünele gidelim, bunun için düz gitmemizi söylemişti adam" dedi Thomas. "Sadece düz değil mi?" Dedim. "Bilmiyorum, gidip görelim." Diye cevap vermişti.
Yaklaşık iki saat boyunca yürümüştük. Newt yorgun bir halde "duralım artık. Yemek molası en azından." Demişti. Karnımın acıktığını fark ettim. "Saklanacak bir yer bulalım sonra da yemek yeriz. Yemek molası için yer arayalım!" Diye bağırdım. Newt saçlarını geri atarken "yemek? Yemeklerimiz bitti Yoona. Az kaldı fakat birçok kişiye yetmeyecek ayrıca suyumuz da bitti!" Dedi sinirle. "Ne ara bitti?!" Dedim şaşkınca. "İlk önce yemek bulalım tamam mı?!" Diye bağırdım. Arkadan homurtu sesleri geldi.
Bir markete girip yemek toplarken Thomas "benim mermim bitmen üzere, mermi bulmamız lazım." Dedi. "Markette mermi ne arar?! Tamam, Thomas sen benimle gel aşağıda bir yerlerde vardır illaki. Sizde burada kalın! Ayrıca herhangi bir zombi sesinde kaçın! Bizi beklemeyin, tamam mı?" Dedim onay beklercesine. Bir kişiyi bile kaybetmek istemiyordum.
Thomas'la marketten çıktık, dar sokakta yürüyorduk. "Thomas yanımda kal zaten mermin yok." Dedim endişeyle. Kafasıyla onayladı. "Bak! Şurada mermi buluruz belki!" Dedi heyecanla. "Hey beni bek-" arkasında bırakıp gitmişti beni. Tam dükkanın içine girerken arkadan bir zombi homurtusu duydum. Silahımı omzuma dayayıp dürbün kısmından baktım. Büyütüyordu dürbün, bu yüzden işime yarıyordu. Bir gözümü kapatıp sokağın tepesine baktım, hiçbir şey yoktu. Ses duydum eminim! Thomas içeriden "ne bekliyorsun gelsene! Ah buldum!" Dedi heyecan ve öfke arası bir tonla. Son kez sokağa baktım. Hala boştu!
İçeri girip mermileri çantaya doldururken yine bir ses duydum. Ayak sürükleme sesi, homurdanma... içeride zombi vardı sanırım! Temkinle içeriyi dolandım. Hala bir zombi belirtisi yoktu! "Hadi çıkalım!" Dedi Thomas mutlulukla. "Dur bir saniye! Duydun mu?" Dedim dinleyerek "neyi?" Dedi merakla. İşte tam o an zombi sürüsünün bir yere ordu halinde koşma sesini duydum. Biliyordum!
"Thomas! Buraya gel!" Hızla yanıma geldi. Tezgahın arkasından bakıyorduk, dışarı çıkamıyorduk, zombiler kapının önünden hızla yukarı koşuyorlardı. Ama nereye, neden?! Yukarıda kim vardı? Minho, Newt ve diğerleri! "Grup yukarıda kaldı!" Dedim korkuyla. Thomas şok içerisinde zombilerin koşuşunu izliyordu. Zombilerden bir tanesi dükkanın içine düştü. Yerde sürünüyor, ayağa kalkmaya çalışıyordu. Thomas panikle silahıyla zombiyi vurdu "ne yaptın sen!" Dedim korkuyla. Artık tek zombi değil, sokaktan yukarı çıkan zombiler de içeri girmeye çalışıyordu. Thomas' ı kolundan tutup arkadaki odaya doğru çekiştirdim. "Kapıyı kilitle!" Hızla kapıyı kitledi. "Ne yapacağız?! Kapı dayanmayacak! Orada düzinelerce zombi vardı!" Dedi korkuyla. Düşün Yoona! Etrafıma hızla bakındım. Küçük bir oda, bomboş. Cam var. Cam var! "Camı kırıp dışarı çıkacağız! Arkana bakmadan kaçacaksın tamam mı?!"dedim. Kapıya bakarak onayladı. Cama hızla tekme attım. Küçük bir çatlak yaratmıştı. "Yoona hızla ol kapı kırılmak üzere!" Tekrar vurdum. Bir kere daha! Bir kere daha! Az kaldı! Cam sonunda kırıldı! Hızla dışarı kendimizi attık.
"Koş!"
Kapı kırılmış, zombiler peşimizden geliyordu. Grup çoktan ayrılmıştı. Belki de Minho'yu son görüşümdü...
"Saklanacak bir yer bul bize!" Dedim öfkeyle. Siper alıp zombileri vurmaya başladım. Thomas da bana yardım ediyordu fakat bu yardım yeterli değildi. Vurulan tekrar ayağa kalkıyor, saldırıyordu.
Bir süre kendimizi koruduk. Fakat ta ki mermim bitene kadar. Tetiği çekiyordum fakat silah sesi gelmiyordu. Şaşkınca silaha baktım o da yaklaşık 2 saniyeydi. Üzerime bir şey atladı. Çığlık atıyordum. Üzerimdeki zombinin boynuna silahımla bana yaklaşmasını engelliyordum. Belimdeki bıçağı çıkarıp kalbine batırdım. Zombi gücünü kaybetmişti. Fırsattan istifade zombiyi kenara fırlattım. Hemen ayaklanıp Thomas'a baktım. Kenara sıkışmış, zombileri silahıyla hızla öldürüyordu. Ona doğru gitmek isterdim fakat mermim yoktu. Silahıma baktım. "Mermin olmayabilir ama bu seninle birilerini dövmeyeceğim anlamına gelmez!" Dedim hırsla. Arkadaşımı tek başına ölüme terk edemezdim!