Sabah bir sesle uyandım. Dirseğimden destek alarak doğruldum ve etrafa baktım. Kıpırtı yok... fakat bir yerden ses geliyordu. "Chong su! Uyan!" Dedim fısıldayarak. Gözlerini yavaş yavaş açmıştı, bense etrafa bakıyordum. Sanki biri duvara tekme atıyor, içeri girmeye çalışıyordu!
Chong su uyanmış, sesi fark etmiş olacak ki hızla ayağa kalktı. "Silahını al! Her şey olabilir, dikkatli ol ve diğerlerini uyandır." Dedi sessizce. İlk önce bizim takımı uyandırdım daha sonra dükkandan çıkıp koridora geldim. Koridora çıktığımda ses artmıştı, AVM de sesler yankılanıyordu. Çığlık sesleri geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Sarışın bir kızın yanına koşup "diğerlerini uyandır!" Dedim otoriter bir sesle. Kız korkuyla koşarak diğerlerini uyandırmaya çalıştı. Silahımı sıkıca kavradım.
İki dakika sonra yanıma Harriet ve Sonya geldi. Sonya daha uyanamamıştı fakat Harriet sanki çok önceden uyanmış gibi bir hali vardı. Dayanamayıp sordu Harriet "ne oluyor?! Bu ses de ne?" İnsanlara baktım. B grubu kendini korumaya almış, ellerinde ok, bıçak yada mızraklar vardı. Lea teyzelerin tarafına baktığımda korkuyla etrafa bakıyorlardı. Chong su yanıma gelmişti "kapılar kilitli, açık bir yer yok değil mi?" Dedi sertçe. Sonya hayır dedikten sonra Chong Su "bizi nasıl gördü bu yamyamlar?!" Diye bağırdı, arada Lea teyzelerin olduğu tarafa bakıp onları kontrol ediyordu. Panik olmamaya çalışıyordum fakat korku içimi kaplıyordu. Ses yükseliyor fakat içerideki insanların bağrışları yüzünden duyulmuyordu "sessizlik! Duyamıyorum!" Sesimi duyan insanlar susmuştu.
Dışarıdan geliyordu. Yamyamdı muhtemelen. Tavana daha önce bakmamıştım... "Chong su..." sesim çıkmıyordu "efendim?" Onun da sesi sessiz ve korkmuş çıkmıştı. Yavaşça kafamı kaldırdım...
AVM nin tavanı camdan yapılmıştı. Camın üzerinde ise camı kırmak için tüm gücünü kullanan, ağzından kan ve salya damlatan, üstü başı yırtık ve kanlı olan 7 yamyam bizi aç kurt gibi izliyordu. Kimsenin sesi çıkmıyor, korkuyla tavanı izliyordu. Cam çoktan çatlamış, her an parçalanabilirdi. "Şimdi beni dinleyin." Dedim sakin olmaya çalışan sesimle. "Silahı olanların yarısı benimle kalıcak, diğer yarısı arka kapıyı açıp yoldaki zombiler yada artık ne varsa onları temizleyecek. olmayanlarsa sadece kendini korusun. Camın altından uzaklaşın!" Diye bağırdım. Orada yaşadığım birkaç saniye bana yıllar hatta asırlar gibi gelmişti...
Cam daha fazla dayanamamış, kırılmıştı. Yamyamların yere düşmesini seyrederken ellerim titriyordu. Lea teyze "Yoona! Çabuk gel, öleceksin!" Diye bağırdı. Kapının önünde insanları koruyan kızı gösterdim "onu takip et ve dışarı çık! Bu lanet şeylerin beni yerken lülemeni istemiyorum!" Diye bağırdım. Lea teyze koşarak dışarı çıktı. Lülemek, bana labirentin kattığı güzel anılardan biriydi...
İlk düşen yamyam Harriet'ın üstüne doğru koştu. Kız çığlıklar atıyor, onu vurmaya çalışıyordu. Fakat ne kadar vursa da bir türlü ölmüyor hatta sanki daha da güçleniyordu. İkinci düşen Chong Su'ya, üçüncüsü ise bana gelmişti.
Şu an panik yapmanın sırası değildi! Silahımı sıkıca kavradım ve ateş etmeye başladım. Bacağından birkaç kez vurmuştum fakat etki etmiyor gibi görünüyordu. Beynine vursam? Yavaş yavaş ayaklarım geriye gidiyor, kendimi kenara sıkıştırıyordum. Yamyam üzerime atlamış, kolumu ısırmaya çalışıyordu. Çığlık atıyor, kendimi korumaktan başka bir şey yapamıyordum. Silahım yana kaymıştı. Onu almam lazımdı! Fakat ilk üzerimdekini bir kenara atmam lazımdı. Eskisi kadar titremiyordum, korkum az da olsa azalmıştı.
Tüm gücümü kullanıp, üzerimdekini yere yatırmıştım. Üstte ben, altta o. Havayı ısırıyor, ağzından köpükler çıkararak tükürüyordu. Kuduz hastalığı belirtileri!..zombinin çözümü yoktu, fakat yamyamlık kuduz hastalığına benziyordu, onlara kuduz aşısı yapmayı deneyecektim şirkete gittiğimizde. Delileri de psikolojik destek verilirse düzelirdi. Fakat zombiler...