23. Bölüm

763 47 24
                                    

Yolun kenarından saatlerdir yürüyorduk. Şehir merkezine yakındık, ilerideki yıkık dökük binalardan anlaşılıyordu. Yağlı saçlı adam "mola!" Diye bağırdıktan sonra insanlar yere çöküp söylenmeye başladı.

Çantamdan çıkardığım konserveyi afiyetle yerken yanıma Chong Su geldi. Oturabilir miyim anlamında yanımı gösterdi. Minho'nun Chong su'ya baktığını fark ettim. Gülümseyerek başımı salladım. Yanıma oturduktan hemen sonra "ben kendimde değildim, gerçekten korkunçtu. Kusura bakma..." dedi, gözümün içine bakamıyordu. "Senin suçun değil, ayrıca bana zarar vermedin. Affedildin!" Dedim gülerek. "Ne kadar çabuk, neyse ama nasıl şu an-?" Dedi merakla. "Olivia'nın ilacı. Gerçekten işe yaradı." Dedim başımı şaşkınlıkla sallarken. "Hani onu kullanmayacaktın?" Gözlerimi kısıp "ölmeni mi izleseydim? Neyse bir dahakine hayatını kurtarmayacağım." Dedim. Uzun bir sessizlikten sonra "teşekkürler..." dedi. Gülümsemiştim. Fakat gülümsememi bir cümleyle bozdu " bir daha bunu asla yapma." Dedi ve yanımdan ayrıldı. Söylediği şey tokat gibi çarpmıştı. Kendime gelmem uzun sürmüştü.

Birkaç saniye sonra ayağa kalkıp Chong Su'nun yanına gittim. "Ne demek istiyorsan açık açık söyle!" Dedim. Chong Su gözlerini devirdikten sonra başını derin nefes verdi "orada seni de ısırabilirdim! Ölebilirdin Yoona." Dedi sinirle. "Ama ısırmadın. Ayrıca bu senin suçun değil virüsü çıkaranların suçu!" Dedim, sesim gittikçe yükseliyordu. Chong su sinirine hakim olmaya çalışır gibi "Sen o aptal labirentte deney faresi gibi koşarken biz burada zombi virüsü ve diğer virüslerle uğraştık. Işıla yakalandım ve yakın zamanda delirip, yamyam olacağım. Sadece sizi güvenli bölgeye götüreceğim, daha sonra geri döneceğim oraya girmeyeceğim. Şimdi beni rahat bırak! Anladın mı? Defol yanımdan!" Sinirden nefes alamıyor, titriyordu. Işıl da neyin nesi?!

Dediği şeyler ağrıma gitmişti. "Şu an sinirlisin bu yüzden böyle bir tepki ver-" dedim sakin olmaya çalışırken fakat sözümü kesmişti. "Yüzünü görmek istemiyorum artık! Sadece git yanımdan, bu lanet Dünya'yı eski haline getiremezsin! İki ilaç üretip Dünya'yı kurtaracağını mı düşünüyorsun?!" Dedi sinirle tükürürken. İnsanlar bağrışmayı duyunca etrafımıza toplanmıştı, hemen arkamda da Minho. "Evet! En azından bir umudum var! Senin gibi insanlara bağırıp ölmek isteyecek seviyeye düşmedim! Ölmek istiyorsan buyur!" Silahımı üstüne fırlattım. Genelde sakin olan bir insandım fakat sinirli tarafım çok pisti.

Chong Su bu yaptığıma korkmuştu. "Ne o? Korktun mu yoksa! Senin çocukça davranışlarından bıktım, hep sakin kaldım, sesimi çıkarmadım. Bir gün susar dedim. Peki sustun mu?! Hayır! Konuşmadıkça tepeme bindin! Yeter artık! Sen olsan da olmadan da gideceğiz oraya! Ya kendine gel, sesini çıkarmadan bizimle devam et, yada bizden uzakta bir yerde delir!" Göğsüm sinirle inip kalkıyordu. Chong Su'nun siniri geçmiş, yerine hayal kırıklığı ve üzgünlük gelmişti. Yere çökmüştü. Elini yüzüne kapattıktan sonra "özür dilerim, kendimde değilim. Işıl çoktan belirtileri göstermeye başladı." Dedi ellerini saçlarının arasından geçirirken. Minho arkadan yanıma geldi "ışıl da ne?!" Yanındaki piercingli adam "ışıl İSYAN' ın laboratuvarlarından sızdı, el yapımı bir virüs. İnsanların beynine yerleşiyor ve daha hastalıktan kurtulmak için bir yöntem yok. İnsanı delirtiyor. Aslında bakarsanız virüs için herhangi bir deliyle temas etmeniz gerekmiyor. Çünkü virüs mutasyona uğradı ve artık havadan da bulaşabiliyor, yani buradaki herkes deli." Dedi gülümseyerek.

Dediklerini sindirmeye çalışıyordum. "Yani Dünya'da şu an hem zombi, hem ışıl hem de yamyamlık mı var?! İnanamıyorum, kaç yılında çıktı ışıl?" Dedim adama bakarak. "Yaklaşık 7-8 yıldır var. Fakat siz o ara İSYAN ın deneylerindeymişsiniz sanırım, çünkü bir onlar bilmez bu olayları. E daha yeni doğmuşa da benzemiyorsunuz, eğer İSYAN da olmasaydınız bilirdiniz. Ayrıca sadece zombi ve ışıl var. Yamyamlık ışılın en üst seviyesi" Dedi burnunu kaşırken. "Peki nasıl hala yakalanmadınız? Yani havadan bulaşıyor dediniz fakat hala delirmemişsiniz, yada öyle görünmüyorsunuz!" Harriet küçümseyici bakışlarıyla adama bakarken. "Eh, bizde bir şekilde dayandık. Sizde ışıla yakalandınız. Hepimiz deliyiz dostlarım, bu yüzden birbirimize saldıracağımı düşünmüyorum." Dedi ve tekrar gülümsedi. Chong Su toprakta otururken yere bakarak "siz bağışıksınız... size bulaşmayacak, siz asla..." Minho daha fazla dayanamamış "kes şu lanet sesini! Ölmek istiyorsan bunu zevkle yaparım." Diye bağırdı. Artık Chong Su'nun delirdiğine emindim. Hızla Minho'nun üzerine atlayıp yüzüne yumruğunu geçirdi. Chong Su'yu çekiştiriyor, Minho'dan uzak tutmaya çalışıyordum. Birkaç kişinin yardımıyla onları birbirinden ayırdık.

Labirent deneyleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin