Sesten uyanmıştım. Bu gürültü de neyin nesi?! Sağıma baktım, Minho yoktu. Ayaklandım. Birden ayağa kalkınca başım dönmüştü. Yatağıma tutundum, baş dönmem geçince kapıyı açtım. Thomas koridorun başından "Hadi gel! Kahvaltı yapıyoruz!" Dedi gülerek. Kahvaltı mı?! Uzun zamandır doğru dürüst bir şekilde kahvaltı yapmıyorduk!
Aşağı indim. İnsanlar konuşarak yemeklerini yiyordu. Newt elini kaldırdı beni masaya davet etmek için. Masaya gidiyorken arkamdan Minho'nun sesini duydum "günaydın güzellik!" Dedi gülerek. Saçı ıslaktı, belli ki banyo yapmıştı. "Sana da." Dedim gülerek. Beraber masaya gittik.
"Ee keyifler nasıl?" Dedim. Dünden kalan yorgunluğu atmıştım üzerimden. Thomas "biz iyiyiz. Akşam ne oldu Brenda'yla?" Dedi merakla. "Hiç. Zombi çıktı atraksiyon oldu öyle." Dedim, kestirip attım "neyse ben yemek almaya gidiyorum." Dedim ve ayağa kalktım. Minho da yanımda geliyordu. Yemeklere baktık. Yumurta, ekmek, peynir, çay gibi sıradan ama bir o kadar özlediğim yemekler. Çünkü bu zamana kadar konserve yemekler yemiştik.
Tabağımı hazırladıktan sonra yanıma Brenda geldi. "Şey, biraz konuşabilir miyiz?" Dedi utangaç bir tavırla. Minho'ya dönüp "sen masaya git istersen, geliyorum ben." Dedim. Minho gittiğinde Brenda "teşekkür ederim. Ve özür dilerim." Dedi. "Neden özür diledin ki, özür diliyecek bir şey yapmadın." Dedim sakince. "Bir anlık sinirle sana bağırdım, ağza alınmayacak sözler-" sözünü kestim "unut gitsin! Geçmişte kaldı." Dedim gülümseyerek. Brenda da bana karşılık vermişti.
Brenda'yla konuşurken arkadaki kız ilgimi çekmişti "şu kim?" Dedim merakla. Brenda o yöne baktı. "O mu? Teressa. Onla çok uğraşma. Kavgacı bir tip, boşver." Dedi. Başımı salladım. "Bizim masada oturmak ister misin?" Dedim. "Olur!" Demişti. Masaya gittiğimde Teressa'nın bana baktığını gördüm. Öldürecek gibi bakıyordu. Ne yaptım ki ben? Takmadan yemeğimi yemeye başladım. Aynı zamanda masada dönen sohbeti de dinliyordum.
"Şaka yapıyorsun Aris! Ne demek silah kullanmayı bilmiyorum!" Dedi Brenda. Thomas homurdanarak "daha yeni yedik, kaldırma çocuğu!" Dedi. "Hadi! Kalkın silah eğitimi vericeğiz, koşmayacaksın merak etme, hadi hızlı." Dedi Aris'e. Silah eğitimi verilen yere geldik. Burası gerçekten büyük bir yer olmalıydı. Aris'i desteklemek için gelmiştim ama yanlış anlaşılmıştım. Bana da eğitim vermeye başladılar .
Silahları elimize tutuşturdular. Karşımda bir adam vardı. Rahatsız edici bir şekilde bakıyordu. "Silahı kavra, hedefi yakala ve tetiğe bas bu kadar." Dedi. Bizde biliyoruz herhalde ne yapacağımızı! İleride olan balonları vuracaktım. Zombiler aniden gelirken nasıl davranacaksam şimdi de böyle davranmalıydım. Hedefi seçtim ve art arda tetiğe bastım. Hedeflerin çoğunu vurmuştum çünkü önceden silah kullanımı ile ilgili bilgim vardı. Arkadan bir ses duydum. Minho yanımda hedefleri tam ortasından vuruyordu. Arkamdan biri beni çağırmıştı "hey küçük kız çocuğu!" Demişti sert sesiyle. Sesi Brenda'ya benzemiyordu. Hızla arkamı döndüm. Teressa mı? "silah kullanmayı bile bilmiyorsun! Senin ne işin var burada! Git arkadaşlarının yanında kahramancılık yapsana!" Demişti. Ne! "Efendim?" Dedim sakince. Duyduklarımın şokundaydım hala. Minho yanıma gelmişti, arkamdaydı. "Diyorum ki, neden buraya geldin! Yaptığın tek şey buradaki huzuru bozmak! Küçük kız çocuğu gibi korkup duruyorsun!" Dedi sesini daha da yükselterek. Gerçekten kavgacı bir tipmiş diye düşündüm. "Küçük kız çocuğu gibi mi? Ne alaka?" Dedim. Hala sakindim. "Sen buraya değil Fare' a aitsin! Buraya gelmemeliydin!" Dedi. Elimdeki silaha baktım, kafamı silahla kaşıdım. "Seninle muhattap olmayacağım Teressa. Boşuna enerjini harcama." Dedim gülümseyerek. "Öyle mi?!" Dedi ve büyük bir kahkaha patlattı. Yanında olan masanın üstünde duran silahı bana doğrultarak "peki şimdi?"
Brenda geldi arkadan. Şok içinde Teressa'ya bakıyordu. "İndir şu silahı!" Dedim panik olarak. Yüzündeki o pis ifadeyi beğenmemiştim. "Seni tam şu an vurarak öldürebilirim!" Dedi iğrenç bir sesle. "Hey! Bak sakin ol! Amacın ne bilmiyorum ama, hiçbir şey şiddetle çözülmez! Konuşarak halledelim!" Dedim. Bana yaklaşmaya devam ediyordu. Tam alnımın ortasına silahı dayadı "en küçük hareketinde, tak! Gidersin öbür tarafa." Dedi. Küçük bir kız çocuğu ha? Şimdi görürsün kimin korkak olduğunu. İçimi büyük bir sinir kaplamıştı. Etkisiz hale getirmek için ilk önce silahı tutup yukarı doğru doğrulttum. Hala silahı bırakmıyor üstüne bir de tetiğe basıyordu. Onu ters döndürüp poposunun tam ortasına tekme attım. Zamanında Gally'e de aynısını yapmıştım. Şimdi nereyedeydi kim bilir...