2

7.5K 762 685
                                    

Ertesi gün yarı zamanlı çalıştığım kafede akşam mesaisine çağırılmıştım. Gece saat on ikide işim bitince eşyalarımı toparlayıp çıktım. Eve doğru yürürken telefonum çaldı. Arayan kişinin Jisung olduğunu görünce "Ne?" diyerek açtım. "Sana da merhaba, Hwang Hyunjin." "Ji, çok yorgunum, söyle hemen noldu." "Çocuklar bende sen de gel diyecektim." "Ya pijamalarımı giyip yayılmak istiyorum şimdi gelsem sonra kim bilir kaçta eve dönerim pas geçiyorum bu geceyi." "Yaa, olmaz, gece kalırsın gel işte." "Offf, iyi tamam, on beş dakikaya ordayım."

Tempomu arttırıp Jisung'un evine kadar hızlıca yürüdüm. Kapıda beni karşılayan üç enerjik çocuğu gördüğümde gülümsememe engel olamayarak içeri girdim. "Bu ne enerji oğlum? Saat on iki oldu." dedim ayakkabılarımı çıkarıp. Felix gülümsemesini sürdürerek yanıma gelip kollarını belime doladı. Ben de ona geri sarıldım. Sonra hep birlikte içeri geçtik. "Beş saat boyunca ayakta dikilmiyoruz biz, hele şu var ya şu," dedi Seungmin, Jisung'u gösterip. "Sabah derslerini de ekmiş öğlen üçte uyandı."

"Dün geç yattığım için öyle oldu o." Felix koltukta yanıma oturup kolumun altına girdi. "Naber, Lixie? İlgilenmediler mi seninle yoksa? Sarılıp duruyorsun." "Seni özledim, hyung." "Şerefsiz civciv, orospu çocuğu muyum ben? Bana da hyung diyeceksin." dedi Jisung elini kaldırıp. Felix ona dil çıkarıp bana daha sıkı sarıldı. "Innie yeni bir iş bulduğunu söyledi." dedi Seungmin Jisung'un atarını görmezden gelerek. "Özel ders falan dedi, hayırdır?"

"Hannah var ya hani Innie'nin yakın arkadaşı? Özel ders alacak birini arıyormuş, Jeongin de beni önermiş ona yardım ediyorum bazen ders çalışırken diye. Öyle yani gittim dün plan program hazırladık." "Oo, başladın yani?" "Aynen." "Hayırlı olsun hyung." "Sağ ol Lixie."

Seungmin, dün Innie'yle buluştuklarında ne yaptıklarını anlatırken aklım önceki konuda kalmıştı. Chan'ın hareketlerini hatırlayıp sinirlenmiştim durduk yere. Derin bir nefes alıp Seungmin'in lafının bitmesini bekledim.

"Bang Chan diye birini tanıyor musunuz?" dedim odaya sessizlik çökünce. "Hukuk son sınıf. " Seungmin ve Felix hayır anlamında kafalarını sallarken Jisung "Adını duydum ben." dedi. "Havalı takılıyor bayağı." "Ne açıdan?" "Ne bileyim, böyle, kimseyi siklemiyorum gibi sürekli. Biri anlatmıştı, okula başladığından beri sevgililer gününde onlarca mektup ve çikolata alıyormuş ama dönmemiş kimseye hiçbir zaman."

"Paşama bak sen, biz ağlayalım burada yalnızlıktan beyefendi gelenleri reddetsin." diye isyan etti Seungmin. Ben ona gülerken Felix "Seungmin şöyle söyleyip durma. Yalnız olmak gayet güzel bir şey. Birimiz manita yaptığı an bu buluşmalara elveda ederiz, haberin olsun. Dua ediyorum ben hepimiz sap kalalım diye." dedi ağlamaklı sesiyle.

"Lan! Bizi niye karıştırıyorsun dualarına?" diye bağırdı Jisung. Seungmin de yanında duran yastığı Felix'e doğru fırlatınca Lix'in küçük bedenini kolumun altına alıp gelen yastığa tokat attım. "Dokunma bebeğime, sikmeyeyim belanı." dedim Seungmin'e bakıp.

"Niye sordun?" dedi Jisung. "Bang Chan'ı yani." "Hannah'nın abisi de Chan, tanıyor musunuz diye merak ettin." "Oha ne küçük dünya." Jisung'un tepkisiyle kafamı sallarken Felix "Dün tanıştınız mı? Nasıl biri?" diye sordu. "İlginç bir tip. Kardeşine karşı dehşet korumacı. Sırf erkeğim diye izin vermeyecekti az kalsın Hannah'nın öğretmeni olmama."

"Şey demedin mi..." dedi Seungmin ama devam etmeyince 'ne var' der gibi göz kırpıp ona baktım. "I like dick demedin mi oğlum?" diye devam etti. Felix ağzını kapatıp kıkırdarken ben de gülüp omuz silktim. "Çok rahatça gay olduğumu söyleyebileceğim biri gibi hissettirmedi ya, bilmiyorum, söylemedim." "İlk tanışmalarında da pat diye söylemek saçma olabilirdi." dedi Felix. Kafamı sallayarak bir elimi Felix'in sarı saçlarının arasına yerleştirdim ve kafasını okşamaya başladım.

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin