27

6.5K 594 763
                                    

soft bi fotoğraf

•••

İki buçuk saat süren bir blok derse odaklanmak zaten zor. Tek başına o yetmezmiş gibi dersin ortasında, sizinle yatmak isteyen birisini haberiniz bile olmadan reddettiğinizi fark ettiğinizde derse odaklanmak daha da zor.

Tanrı aşkına, o an ne demek istediğini anlamamı nasıl beklemişti? Kendimden geçmiş ve düzgün düşünemeyen bir haldeydim, Minho'da kalacağımı söyleyeyim mi sorusunun sevişelim demek olduğunu anlayabilecek durumda değildim.

Otobüsten inince derin bir nefes alıp yürümeye başladım. İki gün önce geri çevirdiğim şeyin ne olduğunu bilerek Chan'ın yüzüne bakmak ne kadar kolay olacaktı bilmiyordum. Demek istediğini anlamadığım için özür dilemeli miydim? Yoksa beceriksiz bir şekilde sorduğu için ona kızmalı mıydım?

Anlamış olsam ne yapardım? Geceyi benim evimde geçirir miydik? Sevişir miydik?

Tanrım...

Chan seni öpmek istediğimde düşünmeden öpebilmek istiyorum dediğinde işlerin buraya geleceğini düşündüğüm söylenemezdi. Gelmeyeceğini de düşünmemiştim aslında. Düşünmemiştim direkt. Hiçbir şey hakkında düşünmemiştim.

Sanırım düşünmeliydim.

Dairenin kapısı açılana kadar nasıl davranacağıma karar vermeye çalışmıştım ve bir sonuca ulaşabildiğim söylenemezdi. Hannah beni büyük bir gülümsemeyle içeri alırken gözlerim deli gibi etrafta geziyor, görmek isteyip istemediğimden bile emin olmadığım kişiyi arıyordu.

Boş salona girip masadaki yerime yerleştikten sonra salona giren bedenle kapıya döndüm. "Hoş geldin." dedi Chan gülümseyerek. Gülümseyip "Merhaba." dedim. Gözlerini benden kardeşine çevirip "Ben biraz mutfakta çalışacağım." dedi elindeki bilgisayarını işaret ederek. Hannah kitaplarından birisinin sayfalarını karıştırırken "Neden her zamanki gibi burada çalışmıyorsun?" diye sordu. Bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum. Chan'a baktığımda gözleri bir saniyeliğine bana kaydı ama vakit kaybetmeden kardeşine döndü. "Sessiz bir ortama ihtiyacım var." dedi. "İyi dersler size." Elini kısaca sallayıp salondan çıktığında derin bir nefes aldım.

"Haftaya sınavlarım başlıyor, oppa." "Ah, doğru... Benim de önümüzdeki hafta sınavlarım var." "O zaman haftaya ders yapmayacağız değil mi?" Hannah'ya sınav haftasında yardımcı olmayı çok isterdim ama kafedeki işim, özel dersler ve kendi derslerim arasında ders çalışmaya zar zor vakit ayırıyordum zaten. Haftaya sınavlarıma odaklanmam gerekecekti.

"Yapmamayı tercih ederim." Hannah kafasını salladı ve üzerine çalışmak istediği konuları yazdığı listesini çıkardı. Kırk dakikaya yakın bir süre eksik hissettiği konulardan birini tekrar ettik, sonrasında Hannah'ya soruları çözmeye başlamasını söyleyip su almak üzere mutfağa gittim.

Chan masaya yerleşmiş, bilgisayar ekranına bakarak kahvesini yudumluyordu. İçeri girdiğimde gözleri beni buldu ve gülümsedi. "Bitti mi ders?" Bardakların durduğu dolabı açıp bir bardak çıkartırken "Hayır, soru çözüyor Hannah." dedim. Kendime su doldurup kalçamı tezgâha yasladım ve Chan'a bakarak suyumu içmeye başladım.

"Haftaya ders yapmayacağız." dedim. "Benim de Hannah'nın da sınavları var." Chan kafasını salladı. "Tamamdır." diye mırıldandı ekranına dönmeden. Onun hareketlerinde bariz bir gerginlik sezmemiştim. Bir anlığına cumartesi akşamını hayal edip etmediğimi düşündüm. Gerçekten yaşanmıştı, değil mi?

"Chan?" diye seslendim ne diyeceğimi düşünmeden. Kafasını bana çevirmeden "Evet?" diye sordu. "Ş-şey... Cumartesi hakkında..." Devam etmediğimde bana baktı. Birkaç saniye önce orada göremediğim gerginlik, gözlerine yerleşmişti sonunda.

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin