"Hyunjin döveceğim seni şimdi, yeter. Söylesene oğlum ne oldu aranızda?" Jisung bağırınca yemekhanede birkaç kişi dönüp bize baktı. Felix telaşla etrafındakilerden Jisung adına özür dilerken "Bağırmasana be." dedim.
"Anlat o zaman. Neden Seungmin senin de olduğunu söylediğimde gelmekten vazgeçti yemeğe?" Omuzlarımı silkip kafamı kaldırma zahmetine girmeden "Seungmine'e sor, ben nereden bileyim?" dedim.
"Hyung." Felix'in alışık olduğumdan sert çıkan sesiyle konuşunca gözlerimi ona çevirdim. "Dün gece dışarı çağırdın Seungmin'i. Ne konuştunuz? Neden kavgalı gibisiniz?"
"Ne demek dışarı çağırdı? Ne oldu lan, anlatsana!" Jisung yine heyecanlanıp bağırmaya başlayınca uzanıp kafasına vurdum. "Bağırma dedim."
Jisung bana söylenerek yemeğini yemeye döndü. Ben de konu kapandı diye sevinip kendi yemeğime odaklanacakken Felix'in hâlâ dikkatlice beni izlediğini gördüm. "Anlat." Sert ve net tonu üzerine kaşlarım çatıldı. "Anlatmak istesem anlatırdım, değil mi Lix?"
"Ya, neden komşunla kavga ettiniz diye sormuyoruz, neden yıllardır aynı arkadaş grubunda olduğumuz Seungmin'le kavga ettiğini soruyoruz. Anlatmama lüksün yok böyle bir şeyi."
"Yürü be Yongbok."
Jisung'a ters bir bakış atıp ayağa kalktım. "Bahçeye çıkalım, orada anlatırım." Çantamı omzuma asıp tepsimi elime aldım. İki çocuk da aceleyle ayağa kalkıp beni takip etmeye başladılar. Boş tepsilerimizi bırakıp bahçeye çıktık ve rastgele bir binanı girişindeki merdivenlere oturduk.
Onlara Jeongin ve Seungmin olaylarını anlattım. Felix ilk kısmı sanki ilk kez duyuyormuş gibi tepkiler vererek dinledi ama olaya Seungmin'in dahil olması onu da hazırlıksız yakalamıştı. Anlatmayı bitirdiğimde ister istemez yeniden sinirlenmiştim. Ayağımı yere vurarak karşıdan geçen insanları izlemeye koyuldum.
"Seungmin ne yapmış yani? Anlamadım ben."
Kafamı yavaşça Jisung'a çevirdim. "Nerenle dinledin sen beni?" "Oğlum kendi kafanda sinirlenmişsin bir şeylere, ben nereden bileyim? Gerçekten anlamadım neden kızdın Seungmin'e."
"Offf, Felix sen anlatır mısın? Çıldıracağım yoksa." Önüme dönüp Felix'in konuşmasını bekledim ama birkaç saniye boyunca bir ses gelmeyince kafamı alt dudağını dişleyerek Jisung'a bakan çocuğa çevirdim. "Felix?" "Ş-şey... Hyung... Hmm... Ben de anlamadım aslında neden sinirlendin Seungminnie'ye."
"Şaka mı yapıyorsunuz?" Ayağa kalkıp birkaç merdiven aşağı inerek karşılarına geçtim. "Ailemin düşüncelerini bildiği, kendimi yıllarca onlardan saklamamı izlediği halde Jeongin'in onun için duygular beslemesine izin vermiş resmen."
"Birisi senin için duygular besleyeceği zaman gelip izin almaz ki, besler sadece. Senin de bazen haberin olur, bazen olmaz. Kontrolün olan bir şey değil bu."
"Jisung, sus. Edebiyat yapmanın sırası değil. Seungmin açıkça biliyormuş Jeongin'in hislerini, üstüne bir de duygularıyla oynamış!"
"Hyung, sadece bir nottan okuduğun tek cümleyle çıkarımlar yapmak için çok ciddi bir konu bu. Kaç yıldır tanıyorsun Seungmin'i sonuçta. Kötü biri olmadığını bilmiyor musun? Neden Jeongin'e zarar verecek bir şey yapsın ki göz göre göre?"
"Bilmiyorum, Lix. Ama Jeongin öyle yazmış; duygularımla oynadın, kalbimi kırdın demiş."
"Abartmış biraz."
"Ağzına vurdurtma, Han Jisung." Jisung dudaklarına hayali bir fermuar çekip ellerini havaya kaldırdı. Gözlerimi devirip kollarımı göğsümde birleştirdim. Dışarısı çok soğuktu ama ben sinirden yanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fever | hyunchan
Fanfictionson derece korumacı bir abi olan chan, kız kardeşinin yeni özel ders öğretmeninin bir erkek oluşunu pek iyi karşılamaz. bang chan & hwang hyunjin tw // yetişkin içerik, küfür&argo