28

6.9K 609 1K
                                    

iki haftalık ara için özür diliyor, sabrınız için teşekkür ediyorum uzun bir bölüm ile döndüm sahalara

önceki bölüm nasıl kandırdım sizi sevişecekler sandınız
haha

AYRICA fever 9k olmuş napıyosunuz siz 😭😭😭
teşekkür ederim 🥺♥️

•••

"Bana bunları daha yeni anlattığına inanamıyorum."

Felix, dirseklerini pick-up tezgahına yaslamış çenesini avuç içine yerleştirmiş bana bakarken kafasını hafifçe sağa sola salladı. "Bir de en yakın arkadaşız sanıyordum."

"Öyleyiz, Lix. Ama anlamalısın. Bunları bile söylememem gerekiyordu ama Chan'ın beni öptüğünü çoktan söylediğim için olayın kalanını da anlatmak zorunda bıraktın beni."

"Ben sormasam anlatmayacaktın bile, resmen cımbızla aldım lafları... Kalbim kırık." Sahte bir göz yaşını silmesini izleyip kıkırdadım. "Jeongin'e Chan'la görüşüyoruz dedim ama küçük anlaşmamızdan bahsetmedim. Onun az çok bir fikri var yani ama Jisung ve Seungmin'e söyleyemezsin, tamam mı?"

"Ama-" "Felix." Gözlerini devirip "Tamam, peki. Jisung ve Seungmin'e söylemem." diye mırıldandı. "Güzel."

Kuruladığım bardağı bırakıp gözlerimi içeri giren iki bedene çevirdim. Jisung, Seungmin'e abartılı jest ve mimiklerle bir şeyler anlatırken Seungmin onu dinlemiyormuşçasına etrafa bakarak yürüyordu. Yanımıza geldiklerinde Jisung anlattığı şey her neyse bitirmiş, bize el sallıyordu. "Bilin bakalım ben bugün ne yaptım?" diye sordu heyecanla.

"Daha yeni anlattın bana, baştan mı dinleyeceğim?" Seungmin bağırarak Jisung'a dönünde Jisung onu eliyle susturup "Spor salonuna yazıldım!" dedi sevinçle. "Hayırlı olsun, Sungie." Felix sevimli bir şekilde Jisung'a bakarken Jisung ona hayali bir öpücük attı.

"Emin misin spor salonuna gitmek istediğinden?" Gözleri beni bulduğunda ona umarım sırf Minho yüzünden gitmiyorsundur demesi için elimden geleni yaptığım bakışlarımı gönderdim. "Eminim, Jinnie." Jisung gülümseyip göz kırpınca "Peki." diye mırıldandım.

"Ah! Az kalsın unutuyordum!" Felix sırt çantasını omzundan indirip tezgâha koydu ve içini karıştırmaya başladı. "Kurabiye mi yaptın yoksa?" Seungmin heyecanla kafasını Felix'in çantasına doğru uzatınca Felix onu itekledi. "Ya çekilsene, göremiyorum."

Seungmin'i aradan çekip çantasını biraz daha karıştırdı ve küçük bir kap çıkardı. "Dışarda gezerken gördüm bunları, çocukluğum geldi aklıma." Kabı açıp içinden bir kolye çıkardı. "Ta daa!"

"Kolye mi çocukluğunu hatırlattı?" Jisung'a çatık kaşlarla bakıp elindeki kolyeyi salladı. "Şeker kolye! Çocukken hani olurdu şekerden kolyeler, bilezikler falan. Takardık sonra yerdik, hatırladınız mı?"

"Aa, evet." dediğimde Felix gülümseyerek elindekini bana uzattı. "Hepimiz için aldım." dedi. Işıldayan gözlerine gülerek bakıp kolyeyi elinden aldım. Pastel tonlarda mavi, pembe, sarı ve beyaz kalp şeklinde şekerlerin yan yana dizilmesiyle oluşturulmuş bir kolyeydi. Şirin gözüküyordu.

"Taksanıza!" Felix çoktan kendisininkini boynuna geçirmişti. Seungmin kaşlarını çatıp "Şeker ama bu, yapış yapış olur." dedi. Felix'in gözlerindeki hayal kırıklığını gördüğüm an kendi kolyemi kafamdan geçirip boynuma indirdim.

"Ver o zaman seninkini de ben takayım, Seungmin." dedim ona sahte gülümsememle bakıp. Seungmin, demek istediğimi anlayıp kolyesini taktı. "Çok beğendim, Lix. Sağ ol." dedi ardından.

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin