26

7.8K 602 1K
                                    

bu bölümü çok uzun sürede yazdığım için ne kadar uzun yazdığımı fark etmemişim
ama ikiye bölmek de istemedim olaylar birbiriyle ilgili diye

sıkılmadan okursunuz umarımm

•••

Hannah, dersimizden sonra evden çıkmıştı. Kitaplarını toparlarken sahte bir kırgınlıkla "Chris beni evden kovdu." demeyi de ihmal etmemişti. Bu dediğini duyan abisi bilgisayar ekranından kafasını kaldırıp "Hiç de bile!" diye bağırmıştı. "Arkadaşlarınla buluşmaya fırsat arıyorsun zaten, bu akşam çocuklar gelecek istersen dışarıda olabilirsin dedim sen de kabul ettin."

Hannah gözlerini devirip "Tamam, Hyunjin oppanın gözünde kötü biri olmak istemiyorsan öyle oldu diyelim." dediğinde kahkaha atmıştım, Chan ise bana ters bir bakış atıp önüne dönmüştü.

Hannah evden çıktığında Chan'ın oturduğu koltuğun boş ucuna yerleşip telefonumu çıkardım. Gelen mesajları kontrol ettikten sonra "Çocuklar sekiz gibi gelirmiş. Changbin alacakmış onları, hep birlikte gelecekler yani." diye haber verdim. Chan kafasını sallayıp bilgisayarını kapattı.

"Markete gideceğim eksikleri almaya. Benimle gelmek ister misin?"

"Yemek mi yapacaksın cidden?"

"Ah, hayır, yemek yapmam." "Bana yapmıştın." Keyifli bir sırıtışla ona baktığımda gülümseyip "O sana özeldi." dedi. "Ama yedi kişiyi doyuracak yemek yapamam. Dışarıdan söyleriz."

"Marketten ne alacaksın o zaman?" "İçkiler, atıştıracak bir şeyler, öyle rastgele şeyler işte. Gelecek misin benimle? Burada da durabilirsin." "Hayır, geleceğim."

Birkaç dakika içerisinde hazırlanıp evden çıktık. Market yakın olduğu için yürüyerek on dakika içinde oradaydık. Alışık olduğum marketlerin aksine kocaman bir markete girdiğimizde heyecanla etrafa bakındım.

"Yaa!" Market arabalarının başına koşup "Küçükken Jeongin'le birbirimizi bunlarda taşırdık hep." dedim. Chan yanıma gelip bir arabayı sırasından çıkardı. "Atla o zaman." Kaşlarımı çatıp bir arabaya bir Chan'a baktım. "Küçükken dedim, Chan. Büyüdüm maalesef, sığamam içine artık."

"Sen mi bineceksin yoksa ben mi kucaklayıp koyayım seni içine?"

"Ne kadar arsız bir teklif bu böyle, çok ayıp."

Chan'ın kulaklarının kızardığını gördüğümde sırıtıp "İş yerimde beni öperken bile bu kadar utanmamıştın." diye mırıldandım. Bu dediğimle kulaklarına ek yüzü de kırmızıya dönerken güldüm ve market arabasına tutunup bir bacağımı içine attım.

Chan bir eliyle arabayı sabitlerken diğeriyle belimi destekledi. Diğer bacağımı da içeri atıp tahminimden daha büyük olan arabanın içinde bağdaş kurarak oturdum.

Chan alayla "Büyümüş müsün?" diye sordu arkama geçip arabayı ilerletmeye başlarken. Ona omzumun üzerinden ters bir bakış atıp önüme döndüm.

İçki reyonuna girdiğimizde "Seninkiler ne içer?" diye sordu Chan. "Felix şarap sever, kalanlarımız bira içeriz. Ama onun için ayrı bir şey almana gerek yok." "Changbin de şarap içer, onlara şarap alırız." Kafamı sallayıp ayaklarımın ucuna bıraktığı bira şişelerini düzenledim.

"Felix affetmiş." 

Tuttuğu iki şarap şişesinin etiketlerini inceleyen Chan'a bakıp kafamı salladım. "Evet, hak vermiş Changbin'e. Üzüldü tabii ki ama kadının birden onu öpmesini de engelleyemeyeceğinin farkındaydı."

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin