20

6.2K 648 1.1K
                                    

dört gün olmuş yeni bölüm atmayalı niye söylemiyosunuz
(sorumsuz olduğum için özür dilerim malesf)

bu bölümü çok seviyorum
iyi okumalar

•••

"Beni gördüğü an gidecek." dedim cips paketlerini tabaklara boşaltırken. Jisung tezgâha yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Onun da küs kalmak istediğini sanmıyorum. Düzgünce konuşursunuz, hem Lix ve ben de buradayız zorlarız sizi barışmanız için."

Oflayarak tabakları elime aldım. Felix salonda sehpanın üzerindeki abur cuburları düzenliyordu. "Ne zaman gelecek Seungmin?" diye sordum koltuğa oturup. "Gelir birazdan. Geç kalma film izleyelim beraber dedim."

Felix cümlesini bitirdiği an zil çaldı. Jisung hemen salondan çıkıp kapıyı açmaya gitti. Seungmin ile selamlaşıp gülüşmelerini duyabiliyordum. Kalbim hızlanırken stresle derin bir nefes aldım. Birkaç saniye sonra Seungmin salona girdi. Beni gördüğü an yüzündeki gülümsemesi kayboldu ve gözlerini Felix'e çevirdi. "Cidden mi, Lix?"

Felix ayağa kalkıp omuz silkti. "Konuşacaksınız, nokta." Seungmin gözlerini devirip salondan çıkmaya çalıştı ama Jisung kapının önüne geçip çıkmasını engelledi. Seungmin gözlerini tekrar devirip benim tam karşımdaki koltuğa oturdu. Felix ve Jisung yerlerinde rahatsızca kıpırdanarak bizi izliyorlardı.

"Minnie?" dedim çekinerek. Seungmin gözlerime bile bakmayınca "Seungminnie?" diye tekrarladım.

"Ne? Geçen sefer edemediğin, içinde kalan küfür mü var? Söyle, dinliyorum." "Seungmin... Özür dilerim." Seungmin'in şimdiden yumuşadığını biliyordum. Küs kalmayı seven biri değildi ama ağır konuşmuştum ve hemen barışmayacağı belliydi.

"Dünyadaki en kötü abi olmam yetmiyormuş gibi bir de en kötü arkadaşı oldum üç günde... Çok özür dilerim. Biliyorum özrüm söylediğim şeyleri geri almıyor ama üzerine o kadar gelmek istememiştim. Ben... Yalnızca, Jeongin için endişelendim, tamam mı? Onun üzüldüğünü düşündüm ve gözüm karardı. Ne kadar aptalca hareket edeceğime dikkat etmeden birden... Söyleyiverdim o şeyleri. Lütfen, anla beni."

"Jeongin'i kullanmaya çalışacağımı nasıl düşünürsün, Hyunjin? Beni hiç mi tanımıyorsun? Sence tek isteğim cidden Jeongin'i yatağa atmak mıydı?"

"Hayır, hayır... Öyle olmadığını biliyorum, Minnie. Ama o an öyle düşündüm çünkü başka ne düşünebilirdim bilmiyordum. Korktum, tamam mı? Jeongin'in bu noktadan sonra neler yaşayacağını düşünüp korktum. Benim yaşadığım şeyleri yaşamasını istemiyorum."

"Çekindiğin kişiler annesi ve babası. Sana davranışları yüzünden onlardan endişe duymanı anlıyorum ama ben yıllar önce sana kucak açmışken, nasıl olur da sen Jeongin'e kötü davranacağımı düşünürsün?" Söylediği şeyle kalbimin sıkıştığını hissettim. Gerçekten bana en zor zamanlarımda kucak açan arkadaşıma nasıl öyle davranabilmiştim?

"İşte, olay da bu! Düşünmedim, Seungmin. Tanrı aşkına, sence düşünmüş olsam öyle şeyler söyler miydim? Tabii ki hayır!"

Seungmin gözlerini sonunda bana çevirdi ve göğsünde kavuşturduğu kollarını indirdi. "Yaşananları bilmeden öyle şeyler söylememeliydin." "Biliyorum, Minnie. Ama... Tanrım, Jeongin'le yeni kavga etmiştim ve-"

"Jeongin'le kavga mı ettin?"

Oflayarak koltukta geriye yaslandım ve ellerimle yüzümü kapadım. Kendimi yine bok gibi hissetmeden olanları anlatmanın bir yolunu bulmaya çalışıyordum ki Felix benim yerime konuşmaya başladı.

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin