önceki bölümün bildirimi gitmemiş birçok kişiye
isterseniz bir kontrol edin okuyup okumadığınızıHYUNJİNİM DÖNDÜ BUGÜN ARKADAŞLAR ÇOK MUTLUYUM
EVİNE HOŞ GELDİN JİNNİE ♥️bi de bi de bi deeee eğer yarın sınava girecekseniz (ben gireceğim malsf) hepinize bol şans ve başarı diliyorumm
•••
Chan's P.O.V
Hyunjin ve Felix'in binaya girmelerini ve Hyunjin'in dairesinin ışıklarının yanmasını bekledikten sonra arabayı çalıştırdım. İlerlerken bir yandan telefondan Changbin'i aramaya çalışıyordum. Ne yapmıştı bu geri zekâlı?
Telefonu hoparlöre alıp yan koltuğa bıraktım ve direksiyonu kavradım. Kırmızı bir ışıkta durduğumda Changbin'in "Efendim?" deyişi kulağıma ilişti.
"Neredesin? Yanına geleceğim."
"Bizim bardayım ama gelme, Felix'le buluşacağım... Gecikti gerçi bayağı... Ama gelme sen, bekliyorum hâlâ."
Kelimeleri yaya yaya, yavaşça konuşuyordu. Derin bir nefes alıp yanan yeşil ışıkla gaza bastım. Changbin'in bizim bar dediği yere doğru sürmeye başlarken "Sarhoş musun sen?" diye sordum.
"Yoo."
"Changbin, umarım sarhoşsundur yoksa çok fena sıçtın. Her şekilde sıçtın gerçi ama umarım en azından sarhoşsundur."
"Ne? Ne diyorsun?"
"Geliyorum yanına, kıpırdama."
"Chan, abi gelme dedim, duymadın mı? Felix gelecek."
"Gitme bir yere sakın."
Uzanıp telefonu kapadım ve yola odaklandım. Bara girene kadar içimden Changbin'e saydırmıştım. Kenardaki masalardan birinde tek başına oturan çocuğu görünce yanına gittim. Kafasını masaya yaslamış, önündeki boş bardağa bakıyordu.
"Kaç tane içtin?"
Karşısına oturduğumda kafasını kaldırıp yarı kapalı gözlerini bana çevirdi. "Dört." Birkaç saniye durup "Beş." dedi. Kafamı yavaşça iki yana sallayıp gelen garsonun boş bardağı alışını seyrettim.
Changbin telefonundan saati kontrol ederek "Felix nerede kaldı ya?" diye söylendi. "Başına bir şey mi geldi acaba? Ben bir arayayım onu."
Uzanıp telefonunu elinden aldığımda çatık kaşlarla bana baktı. "Ne halt yedin sen bu akşam, Changbin?" diye sordum donuk sesimle. Kaşları daha da çatıldı. "Ne haltı yemişim?"
"Ben de onu soruyorum... Ne haltı yedin?"
"Yemedim ben bir şey."
"Emin misin? Aklına bir şey gelmiyor mu?"
"Chan, telefonumu ver, Felix barı bulamadı herhalde, korkmuştur bebeğim şimdi-"
"Geri zekalı Changbin, Felix seni kadının tekiyle öpüşürken görmüş." Gözleri irileşirken "Bir de ne haltı yedim diye soruyorsun." dedim sinirle.
Felix ağlayarak kollarımın arasına girince ve başını göğsüme yaslayınca kalbimin kırıldığını hissetmiştim. Felix'le çok az vakit geçirmiş olsam da içimde neden orada olduğunu bilmediğim, büyük bir onu koruma isteği vardı. Melek gibi biriydi Felix. Piç arkadaşım onun ağlattığı için çok sinirliydim.
"Dövesim var seni şu an." dedim parmaklarımı sinirle masaya vurarak ritim tutarken. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Chan, ne diyorsun sen? Ben kimseyi öp- Hasiktir... Siktir, siktir, siktir... Hay ananı sikeyim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fever | hyunchan
Fanfictionson derece korumacı bir abi olan chan, kız kardeşinin yeni özel ders öğretmeninin bir erkek oluşunu pek iyi karşılamaz. bang chan & hwang hyunjin tw // yetişkin içerik, küfür&argo