32

6.8K 523 749
                                    

selam
yüz yıldır yokum, özür dilerim

üniversiteye başladım ve geçtiğimiz üç hafta hazırlanma/taşınma/yerleşme/alışma dönemi gibiydi. hâlâ daha öyle aslında ama kendimi hatırlatsam iyi olur diye düşündüm.

bu kitabı yarım bırakma gibi bir şey yapmayacağım merak etmeyin, final bölümü alacaksınız <3

umarım beğenirsiniz bölümü 💞

•••

*1 hafta sonra*

"İşte yapman gereken bu, Hwang."

Minho ellerini gururla beline yerleştirip bana yandan bir sırıtışını gönderdi. Gözlerimi devirip "Ben bir yıldır burada çalışıyorum, Minho. Sen ise bir aydır. Bence kahve makinesini nasıl temizleyeceğimi senden iyi biliyorumdur." dedim.

"Kibirli olma ve bazı şeyleri senden daha iyi yaptığımı kabul et, Hyunjin." Omzuma yerleştirdiğim havluyu eline alıp bana göz kırptığında "Anan daha iyi yapıyor, Minho. Kahve makinesini temizlememe karışma." dedim ve havluyu sertçe geri çektim.

Tezgâhın diğer ucuna doğru yürürken arkamdan "Tanrım... Ters tarafından mı kalktın bugün? Şaka yapıyordum alt tarafı." diye mırıldandığını duydum ama bir cevap vermedim.

Jisung'a hissettirdiklerinden dolayı ister istemez Minho'ya karşı çok doluydum ve ona nazik olmak gelmiyordu içimden. En yakın arkadaşlarımdan birini üzmüştü. Jisung'un ondan hoşlandığını bilmiyordu, evet. Ama onunla takılırken Hyungwon'la görüşmesine de gerek yoktu.

"Oo, kimler varmış burada?"

Minho'nun neşeyle konuşmasını duyunca omzumun üzerinden kafenin kapısına doğru baktım. İçeri giren, elleri birbirine kenetlenmiş Changbin ve Felix çiftini görmemle keyifle gülümsemem bir oldu.

"Selam." Changbin hafifçe utanarak bize el sallayınca ben de el salladım. Felix otuz iki diş sırıtıyor ve parıldayan gözlerle bana bakıyordu. Birbirine kenetli ellerine bir kere daha bakıp "Güzel oldunuz siz." dedim.

Changbin başını eğip boştaki eliyle ensesini kaşırken Felix "Teşekkürler, hyung!" dedi neşeyle. Bu sırada kafenin ucundaki masadan "Oha!" diye bir ses yükseldi. "El ele misiniz siz? Tanrım! Sonunda!" Jisung masada yerinden kalkmış, abartılı hareketle Changbin ve Felix'i işaret ediyordu.

Onun yanında oturan Seungmin yerinden kalkmamıştı ama büyük bir gülümsemeyle kafenin ortasında ayakta dikilen çifte kumrulara bakıyordu. Seungmin ve Jisung'un karşısında oturan Chan ise çatık kaşlarla ikilinin ellerine bakıyordu.

"Ah, yapmayın şöyle... Changbin hyung birden kaçıp gidebiliyor." Felix gözlerini devirerek konuşunca Changbin dudaklarını büzerek "Bebeğim," dedi. "Yüz kere özür diledim. Lütfen, açma konusunu artık. Gerçekten çok üzgünüm."

Felix de dudaklarını büzüp bakışlarını Changbin'den kaçırdı. Changbin birkaç saniye Felix'ten bir cevap bekledi ama sonra sarışının yüzünü tutup kendisine çevirdi ve dudaklarını dudaklarına bastırdı.

Kafedeki Changbin hariç herkesin, kapanma saatine yakın olduğumuz için sadece bizim çocuklar vardı, gözleri irileşirken Jisung'tan bir sevinç çığlığı yükseldi. Changbin dudaklarını ayırıp Felix'e gülümseyerek baktı ve kısık bir sesle, dudaklarını okuduğum için anlayabilmiştim, "Seni seviyorum." dedi.

Felix gülümseyip büyüğünün omzuna birkaç küçük yumruk attı ve koşarak çocukların olduğu masaya ulaşıp Chan'ın yanına oturdu. Changbin de sırıtarak onun peşinden giderken Minho'nun adımı seslenmesiyle ona döndüm.

fever | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin