~
Yine bir rüyanın içindeydim. Karşımda küçük halim oturmuş kendini aynadan izliyordu. O sırada kapı açıldı ve içeri biri girdi. Küçük halim koşarak ona sarıldı. O zaman fark ettim kim olduğunu , bu Twicetı. "Twice nihayet geldin hadi oyun oynayalım" küçük halim odanın içinde koşmaya başlamıştı. Twice onun bu hâline gülümsedi fakat bir şey demedi.Küçük halim durdu ve üzgünce bakmaya başladı. Galiba iyi bir şeyler olmadığını anlamıştı. " Neden oyun oynamıyoruz Twice" onun bu sorusu ile olacakları hatırlamaya çalıştım fakat sanki biri buna engel oluyordu. "Gitmemiz gerekiyor Yurisa" duyduğum soğuk ses tonu ile hafifçe titredim. Eğer ciddi bir şey olmasaydı asla bu şekilde konuşmazdı. Küçük halim ne olacağını tahmin etmiş gibi dolan gözlerini sildi ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü.
Başına kötü bir şey geleceğini bilmesine rağmen neden gidiyordu ki ? Diye düşünmeden edemedim. Twice ve küçük halim yürürken ben de onları takip ediyordum. Bir odaya geldiklerinde durdular ve Yurisa içeri girdi. Camdan ona ne yapacaklarına bakarken gördüklerim ile korkudan gözlerim irileşmişti.
Ellerimi camın üstüne koyup akan göz yaşlarım ile karşımadaki görüntüyü izliyordum. Odanın ortasında sedye tarzında bir şey vardı ve Kol yerlerinde kemerler bulunuyordu. Ne yapacaklarını anlamıştım. Küçük beni oraya bağlayarak işkence edeceklerdi. Daha fazla bakmak istemiyordum.
Gözlerimi kapatmış bu lanet şeyin bitmesini beklerken çocuk çığlıkları duymaya başlamıştım. Twice son kez camdan baktı ve bir şeyler mırıldanarak hızlıca uzaklaştı. Çığlıklar artmaya başladığında onun arkasından bakmak yerine kulaklarımı ellerimle kapatıp sesi engellemeye çalıştım fakat olmuyordu. Sanki sesler beynimin içinden geliyordu. O sırada sarsılmaya başlamıştım. Ben ne olduğunu anlayamadan o lanet yerden kurtulmuştum bile
~
Hissettiğim dokunuşlar ile gözlerimi aralayıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Gördüğüm yüzler ile şaşkınca onlara bakıyordum. Tüm sınıf yattığım yatağın yanında durmuş endişeyle bana bakıyorlardı.Gözlerimde hissettiğim ıslaklık ile elimi oraya götürüp sildim. Galiba kabus yüzünden ağlamıştım. Yanımda beni uyandırmak için dürten Tsuyu ya bakıp teşekkür ederim diye mırıldandım. Sonra aklıma doluşan anılar ile doğrulmaya çalıştım. Birinin yardımı ile doğrulup sırtımı sedyenin başına yaslamıştım.
Gözlerim hızlıca önce sınıftakilerde sonra kendime gezindi. Kimse zarar görmemişti fakat aynı şeyi kendim için söyleyemiyordum. Kollarımda, bacaklarımda ve karnımda sargılar vardı. Umarım iz kalmaz diye geçirdim içimden. "Nihayet kendine geldin Ucube" duyduğum ses ile tebessüm edip yüzüme alaycı bir ifade hakim oldu "Merak etme Bakugo seni yenmeden ölmeye niyetim yok" bu dediğime bazıları kıkırdarken Bakugo her zamanki gibi Tch benzeri bir ses çıkardı ve pencere tarafına gidip dışarıyı izlemeye başladı.
Yaşananları sorduğumda Kirishima cevap vermeye başladı "Sen Denki yi aradıktan sonra Bakugo telefonu alıp seninle dalga geçmeye çalıştı Fakat senin sesin yerine alev sesleri geldi. Daha sonra Dabi nin sesini duyduk olanları tahmin edince gidip Aizawa Sensei ye haber verdik ve seni aramaya çıktık. Biz seni bulduğumuzda Dabi son kez sana alevlerini yolladı ve bir şey diyerek çamura dönüştü. Sonra seni aldık ve buraya getirdik işte. Bir gündür uyuyorsun." Duyduğum şey ile şaşırmıştım. Ne demek bir gündür uyuyorsun. Eğer sürekli böyle uyursam sonum vahimdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Kahraman
FanfictionHerkes hayatının bir döneminde kendisini kurtaracak kahramana ihtiyaç duyar. Ama çoğu zaman kendi kahramanımız olabileceğimizi gözümüzden kaçırırız. Ben kendimi dipsiz bir kuyudan kurtarmıştım. Sırada içindeki gücün farkında olmayanları kurtarmak v...