İş başvurusu

322 42 19
                                    


Kimden: Mavi Alevlerin Efendisi
Ailen gibi yanarak ölmek isteyeceğini düşünmemiştim bücür.

Okuduklarım ile sadece iki duygu hissetmeye başlamıştım. Öfke ve üzüntü...

Ailemin ölüm şeklini bilmesine şaşırmamıştım fakat bunu yüzüme vurması gerçekten üzülmene yol açmıştı.

Oturduğum koltuktan kalktım hiç bir şey söylemeden hızlıca odama çıktım.

Beni üzmek için yaptığını tahmin edebiliyordum. Doğru üzülmüştüm de fakat düşünmediği bir şey vardı ; üzülmekten çok sinirlenmiştim.

Odaya çıktığımda kapıları ve pencereleri kapatıp tütsülerden birini yaktım. Karanlık ortamda ve tütsülerin yardımıyla daha iyi odaklanabiliyordum.

Hissettiğim birden fazla varlık ile gözlerimi açtım ve konuşmaya başladım. Bu ruhlarla olan konuşmalarımdan farklıydı. Onları kontrol edebilen biri olarak emir veriyordum ki bu emirler onları dediklerimi yapmak zorunda bırakıyordu. "Kötüler birliği ve onlarla bağlantısı olan herkesi -gerekirse kahramanları bile- araştıracaksınız. Onlar hakkında bulduğunuz gerekli gereksiz tüm bilgileri bana rapor edeceksiniz." Gözlerimi içerdeki ruhların üstünde gezdirdim. Bu durumdan sıkılmış duruyorlardı fakat korkularından tek kelime dahi edemiyorlardı.

Kısaca göz gezdirmem tanıdığım bir ruhu görmemle durdu. Ona bakarak konuşmama devam ettim. "Dabiyi sen takip edeceksin. Nerede ne zaman ne yaptığını bana söyleyeceksin. Etrafında polisler olduğunu ve yakalanmak üzere olduğunu gördüğünde anında gelip haber vereceksin." Bu emrine hepsi şaşırmış gibi duruyordu özellikle de son kısmına. Fakat bu gerekliydi. Eğer Dabi yakalanacaksa onu sadece ben yakalamalıydım 

Boğazımı temizleyerek devam ettim "Bu söylediklerim bir emirdir. Uygulanmaması durumunda veyahut yetkilerin dışına çıkılması halinde sizlere ceza verilecektir" cezadan kastımın işkence dolu yıllar olduğunu hepsi biliyordu.

Normalde bir insan olarak ben onlara zarar veremezdim fakat canı sıkılan ve eğlence arayan bir çok kötü ruh vardı ki onlar bu duruma zevkle atlarlardı.

Karşımdakiler de bu durumu anlamış olacak ki onaylayarak ayrıldılar odadan. 'Bu yaptıkların büyük şeyler. Eğer kontrolü kaybedersen hiç hoş şeyler olmaz biliyorsun değil mi?' Duyduklarım ile sesin geldiği yöne dönmek yerine odayı toparlama işime geri döndüm. "Sonuçların ne olabileceğini biliyorum fakat sen gücümün sınırlarını unutmuş gibisin" beni küçümsüyordu. Kendisinin yetiştirdiği ve her anına şehir olarak büyümesini izlediği savaş makinesini küçük görüyordu.

Uzun süredir güçlerimi casusluk için kullanıyordum. Bu sayede birçok şey öğrenmiştim ve o da bunu bilen nadir kişilerdendi fakat gücümün bu yönünü bilmesine rağmen böyle konuşması sinirlerime dokunmuştu. Uzun süredir özellikle casusluk alanında gücümün sınırlarına ulaşmamıştım. Daha önceden sadece birkaç defa sınırı geçtiğim için zarar görmüştüm fakat bu da ruhları görünür kılmamda ki eksiklikten kaynaklıydı. Son zamanlarda bunun üstüne çalıştığım için pek bir sorun yoktu.

Odadaki işimi bitirdiğimde aşağı diğerlerinin yanına gittim. Neden birden kaybolduğuma dair yalan dolu bir açıklama yaptıktan sonra koltuğa kurtulmuştum.

Denki ve Jiro bir şey hakkında tartışıyorlardı. Merakla onları izlerken aklıma gelen şey ile auralarını incelemeye çalıştım.

Auralar yoğun duygu durumlarına göre şekil ve renk alabiliyordu. Şuan karşımdakilerin auraları hareketli ve hafif açık pembe bir renkteydi.

Gerçek KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin