Önceki bölümlerde ;
Yurisa kahramanlık lisansını aldıktan sonra ailesinden ona miras kalan şirketin başına geçmişti.
Sokakta devriyedeyken bulduğu bir çocuğu evinde misafir etmeye başlamıştı
A tabi bir de muhteşem biri ziyaretine gelmişti
~~~~
Dabi aramızdaki mesafeyi tamamen kapatmak için yavaşça bana yaklaşırken birden koşma sesi duyduk. Geri çekilecekken bacağıma sarılan şey ile durmak zorunda kalmıştım.
"Anne" diyerek ağlayan çocukla hızlıca kafamı aşağı çevirdim. Nozomu bacağıma sarılmış ağlıyordu. Onun bu hali korkmama sebep olurken hızlıca eğildim ve kucağıma aldım. Kollarını boynuma sararak daha da ağlamaya başlayan çocuk ile korkuyla eve döndüm. Görünürlerde bir şey yoktu ama emin olmak için hızlıca yeşil dumanlı topu evin oraya attım. Top gözden kaybolurken çocuğun saçlarını okşuyordum.
Nihayet yanımda dikilen adamı fark ettiğimde ona döndüm. Kaşları çatılmış bir şekilde bana ve kucağımdaki çocuğa bakıyordu. Tam ona bir şey söyleyecekken eve gönderdiğim ruh gelip hiç bir sorunun olmadığını söylemişti.
Bu sefer güvenliği daha da yükseltmek için boş olan elimi kaldırarak dumanlar ile evimin etrafını sarmaya başladım. Dumanlar iyice yerleşirken Dabi ye tekrar döndüm "Şey benim gitmem lazım malum" diyerek kucağımdaki çocuğu gösterdim ve cevabını beklemeden eve yürümeye başladım. Zaten onun da pek konuşası yokmuş ki hiç bir şey söylememişti.
Eve girdiğimde çocuğu yattığı odaya götürüp yatırdım. Saçlarını okşarken yüzünü inceliyordum. Ağlaması yeni dinmişti. Gözleri ve burnun ucu kızarmış duruyordu. Şuan gözüme daha da tatlı geliyordu.
Yavaşça uykuya dalmaya başladığında aklıma bana anne diyerek sarılması geldi. Neden öyle bir şey yaptığını anlayamamıştım. Ama kendisine sormak da doğru olmazdı. Bu onda istemediğim bir tepki yaratabilirdi.
Daha önce Eri için gönderdiğim ve güzel rüyalar göstermesini sağladığım ruhu çağırdım. Eğer kabus görerek uyandıysa bir daha görmesini istemiyordum. Çağırdığım ruhla beraber birkaç ruhu daha burada bıraktım ve en aşağıda olan kilitli odaya gittim.
Normalde buraya ruhlar giremezken özel iznimle bazılarını sokabildiğimi fark etmiştik. Orası evimin planlarında olmayan ve oldukça gizli olan bir yer olduğu için Aziz Sancar ve yardımcısı olan ruhları gerekli şeylerle beraber oraya yollamıştım.
İçeri girdiğimde harıl harıl çalışan ruhları görmek beni memnun etmişti. "Çok meşgul gibi görünüyorsunuz" Ruhlar beni duyduklarında bazıları elindeki işleri bırakarak yanıma gelmişti. Diğerleri ise Sancar Beyin talimatıyla işlerine devam ediyorlardı
"Tekrardan hepinize çok teşekkür ederim. Eğer özel olarak istediğiniz bir şeyler varsa bana söylemekten çekinmeyin. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım" Tüm ruhlara hitafen konuştuğumda bazılarının gözleri parlamıştı. Bu durum yüzümde kırık bir tebessüm oluştururken tekrardan Sancar Beye döndüm
"Nasıl gidiyor Sancar Bey ? İlerleme var mı ?"vereceği cevaplar benim için çok önemliydi. O da bunu biliyordu o yüzden cümlelerini seçerek konuşuyordu. "Benim zamanımda bu özgünlük dediğiniz şey olmadığı için ilk başta nasıl oluştuğunu anlamaya çalıştık. Ben olayın temelini kavramaya çalışırken diğerleri de elinizdeki şeyleri inceliyordu"
Tepkimi ölçercesine durduğunda kafamı sallayarak devam etmesini istedim "Sizin eve geldiğiniz saatlerde özgünlüğün nasıl oluştuğunu diğerleri yardımıyla iyice anlamıştım. Daha sonraysa bu verdiğiniz şeyi incelemeye ben de katıldım. Şuan pek yol alamasak da ilerleyen zamanlarda işinize yarayacak bir şeylerle karşınıza çıkacağımızdan emin olabilirsiniz." Bu cümleler beni gerçekten tahmin ettiğimden daha fazla sevindirmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Kahraman
FanfictionHerkes hayatının bir döneminde kendisini kurtaracak kahramana ihtiyaç duyar. Ama çoğu zaman kendi kahramanımız olabileceğimizi gözümüzden kaçırırız. Ben kendimi dipsiz bir kuyudan kurtarmıştım. Sırada içindeki gücün farkında olmayanları kurtarmak v...