X - XI - XII - XIII

15 0 0
                                    



Hatıra defterine devam etti, işte bu sırada yazdıkları:

"24 Kasım. Saat sekizde kalktım, Kitabı Mukaddes'i okudum, sonra göreve gittim (Piyer, velinimetin tavsiyesi üzerine komitelerden birinde görev almıştı). Yemeğe döndüm, bir başıma yedim, (Kontes'in yanında hoşuma gitmeyen pek çok misafir var) sükûnetle yedim, içtim, yemekten sonra da kardeşler için bazı belgeleri temize çektim. Akşam, Kontes'in yanına indim, B...'ye dair gülünç bir hikâye anlattım ama herkes kahkahalarla gülmeye başladıktan sonra bu hikâyeyi anlatmakla iyi etmediğimi anladım.

"İçimde bir rahatlık, bir mutluluk, yatağa girdim. Ulu Tanrı, senin yolunda yürümeme yardım et: l) Öfke nöbetlerimi sabırla, sükûnetle, 2) Sefihliği ve şehvet düşkünlüğünü perhizseverlik ve tiksintiyle yenmeme, 3) Gürültüden patırtıdan uzak kalmama fakat a) Devlet işlerindeki görevimden, b) Aile işlerinden, c) Dostluk ilişkilerinden, d) Mali uğraşlardan uzak kalmamama yardım et."

"27 Kasım. Geç kalktım, uyandıktan sonra kendimi tembelliğe kaptırarak uzun zaman yatakta kaldım. Tanrım, bana yardım et, bana güç ver ki, senin yolunda yürüyebileyim. Kitabı Mukaddes'i okudum ama kendimi bu işe gereği gibi veremedim. Urusov kardeş geldi, şu ölümlü dünya işlerinden konuştuk. Hükümdarın yeni tasarılarından söz etti. Ben bunları eleştirmeye kalkıştım ama kuralları, velinimetimizin sözlerini; 'Gerçek bir mason, kendisinden yardım istendiği zaman devletin azimli bir neferi ve kendisini ilgilendirmeyen işlerin sakin bir gözlemcisi olmalıdır,' dediğini hatırladım. Dilim, benim düşmanım; G.V. ve O. kardeşler de ziyaretime geldiler, yeni bir üyenin kabulü konusunda bir hazırlık konuşması yapıldı. Bana vaizlik görevi veriyorlar. Kendimi güçsüz buluyorum, buna layık görmüyorum. Bundan sonra tapınağın yedi sütun ve basamağının açıklanmasından söz açıldı: 7 ilim, 7 fazilet, 7 kötülük, Ruhülkudüs'ün 7 mevhibesi... Kardeş o gün büyük bir konuşma becerisi gösterdi. Gece, üye kabulü töreni yapıldı. Binada yapılan yenilikler bu sahnenin ihtişamını artırmakta çok etkili oldu. Kabul edilen yeni üye Boris Drubetskoy'du. Onu ben teklif ettim, vaizliği de ben yaptım. Karanlık tapınak hücresinde onunla kaldığım süre boyunca acayip bir duyguyla heyecanlandım. Ona karşı, boşu boşuna yenmeye çalıştığım bir kin duymakta olduğumu fark ettim. İşte bu yüzden onu kötülükten kurtarmayı, gerçeğin yolunda yürütmeyi gerçekten istiyordum ama onun hakkındaki kötü düşüncelerim yakamı bırakmıyordu. Kardeşliğe girmekten amacı yalnızca kimi insanlarla yakınlaşmak, loca mensuplarının sevgisini kazanmak isteğidir, diye düşünüyordum. Bana birkaç kez, S. ve M.'nin locamızda olup olmadıklarını sorması (ki bu soruya yanıt veremezdim) gözlemlerime göre, kutsal topluluğumuzun saygı besleyeceği bir yeteneğinin olmaması ve ruhu ıslah etmek isteğini duymayıp kendi işiyle meşgul ve kendinden memnun bulunması gibi nedenlerden başka elimde ondan şüphe etmemi gerektirecek hiçbir sebep yoktu. Ama o bana samimi değilmiş, karanlık tapınak hücresinde kendisiyle baş başa kaldığım sırada sözlerime alayla gülümsüyormuş gibi geliyordu ve ona doğru uzatarak tuttuğum kılıcı çıplak göğsüne daldırmak istiyordum. Konuşma cesareti gösteremedim, kuşkularımı da kardeşlerime ve büyük üstada içtenlikle açamadım. Doğanın Ulu Mimarı, beni yalanların labirentinden çıkaracak olan doğru yolu bulmama yardım et."

Bundan sonra, hatıra defterinde üç yaprak boş bırakılmış, sonra şunlar yazılmıştı:

"Kardeş A.'dan sakınmamı tavsiye eden kardeş V. ile öğretici, uzun, gizli bir konuşma yaptım. Layık olmadığım halde bana pek çok şey açıklandı. Kâinatı yaratanın adı Adonay'dır. Her şeyi yönetenin adı Eloim'dir. Üçüncü ad ağza alınmayan addır, 'Her şey' anlamına gelir. Kardeş V. ile konuşmalarım erdem yolunda beni aydınlatıyor, güçlendiriyor. O, şüphe nedir bilmiyor. Bizim her şeyi kucaklayan kutsal ilmimizle biçare dünya bilimleri arasındaki farkı açıkça görüyorum. Sosyal bilimler her şeyi anlamak için; bölüm bölüm bölüyor ve her şeyi öldürüyor; incelemek için. Topluluğun kutsal ilminde her şey tektir, her şey bütünlüğü içinde, hayatı içinde idrak olunur. Üçleme: eşyanın üç başlangıcı: Kükürt, cıva, ve tuzdur. Kükürtte hem yağ, hem ateş özü vardır, tuzla birleşince ateşliliğiyle onda arzuyu uyandırır ve bu yolla da cıvayı kendine çeker, onu yakalar, tutar ve onunla birleşerek ayrı ayrı maddeler oluşturur. Cıva, sıvı, uçucu, ruhani bir cevherdir: İsa, Ruhülkudüs ve O'dur."

Savaş ve BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin