XVIII - XIX - XX - XXI - XII

17 0 0
                                    



Sonya'yı koridorda ağlarken yakalayan Mariya Dimitriyevna, ona her şeyi söyletmişti. Mektubunu ele geçirip okuduktan sonra, elinde mektupla Nataşa'nın odasına girdi.

"Alçak kız! Utanmaz!" dedi, "Sus, laf istemem!"

Şaşkın ama duygusuz gözlerle kendisine bakan Nataşa'yı iterek kapıyı üzerine kilitledi. Bu akşam gelecek olanları avlu kapısından içeri almasını, ama dışarı salmamasını kapıcıya tembih etti, uşağa da bu adamların yanına getirilmesi emrini verdi, salonda oturdu ve kızı kaçıracak olanları beklemeye başladı.

Gavrilo, gelen adamların kaçtıklarını Mariya Dimitriyevna'ya bildirmeye gelince, kalktı, ellerini arkasına koyup uzun süre ne yapacağını düşünerek odada gezindi, gece saat on ikide cebindeki anahtar eline geldi, Nataşa'nın odasına gitti. Sonya hıçkırarak koridorda oturuyordu.

"Mariya Dimitriyevna, bırakın beni onun yanına, Tanrı aşkına!" dedi.

Mariya Dimitriyevna ona yanıt vermeden kapıyı açıp içeri girdi. "Kötü, çirkin şey... benim evimde... alçak, kötü kız... Babasına acırım yalnız!" diye öfkesini yatıştırmaya çalışarak düşünüyordu. "Her ne kadar güç bir şeyse de kimsenin bir şey söylememesini tembih eder, olayı Kont' tan gizlerim."

Mariya Dimitriyevna, kararlı adımlarla odaya girdi, Nataşa başını elleriyle kapamış divanda kıpırtısız yatıyordu. Mariya Dimitriyevna'nın bıraktığı gibi yatıyordu.

Mariya Dimitriyevna, "İyi, çok iyi!" dedi. "Benim evimde âşıklara randevu vermek! Böyle davranarak beni aldatamazsın, seninle konuştuğum zaman dinle." Kolunu dürttü. "Ben konuştuğum zaman dinle, en pespaye bir kız gibi kendini rezil ettin. Ben sana yapacağımı bilirdim ama babana acıyorum. Ondan gizleyeceğim bunu." Nataşa duruşunu değiştirmedi, ama bütün vücudu sessiz, kıvrandıran bir hıçkırıkla sarsılıyordu, Mariya Dimitriyevna Sonya'ya dönüp baktı, divana, Nataşa'nın yanına oturdu.

Kaba sesiyle, "Talihi varmış ki elimden kurtuldu; ama ben onu bulurum," dedi, "hey, beni duyuyor musun?" Kocaman eliyle Nataşa'yı çenesinden tutup kendine çevirdi. Mariya Dimitriyevna da Sonya da Nataşa'nın yüzünü görünce sarsıldılar, gözleri parlak ve duygusuzdu, dudakları kısılmış, yanakları çökmüştü.

"Bıra... kın... beni... ölmek... istiyorum," diye mırıldandı kinle, Mariya Dimitriyevna'dan kendini kurtardı, yine eski durumunda yattı.

Mariya Dimitriyevna, "Natalya," dedi, "ben senin iyiliğini isterim. Sen yat, şöyle yat da dinlen, ben sana dokunmam... sana suçunun ne olduğunu söyleyecek değilim, onu kendin bilirsin, ama yarın baban gelecek, ne söyleyeceğim ona? Ha?"

Nataşa'nın vücudu yine hıçkırıklarla sarsıldı.

"Baban duyacak, kardeşin duyacak, nişanlın duyacak!"

Nataşa haykırdı:

"Nişanlım yok benim, reddettim."

"Fark etmez," diye devam etti Mariya Dimitriyevna, "duyacaklar, hem böyle bırakırlar mı işi? Hele baban, ben onu bilirim, ya onu düelloya çağırırsa? İyi mi olur bu? Ha?"

Nataşa doğruldu, kinli gözlerle Mariya Dimitriyevna' ya bakarak haykırdı:

"Ah, bırakın beni, neden her şeyi bozdunuz? Neden? Bunu sizden kim istedi?"

Mariya Dimitriyevna yine öfkelenerek, "Peki ne yapmak istiyordun?" diye bağırdı, "Odaya kapadılar seni öyle mi? Eve girmesine kim engel oldu, ha? Niçin seni bir Çingene kızı gibi kaçırsınlar? Peki seni kaçırsaydı, ne zannediyorsun, onu bulamazlar mıydı? Baban, kardeşin ya da nişanlın. O bir alçak, bir rezil, işte o kadar."

Savaş ve BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin