VII - VIII - IX - X - XI

31 1 0
                                    



1814 sonbaharında Nikolay Prenses Mariya ile evlendi ve oturmak üzere karısı, annesi ve Sonya ile birlikte Lısiye Gori'ye taşındı.

Üç yıl içinde, karısının malına dokunmadan, kalan borçlarını ödedi, ölen bir kuzeninden kalan küçük bir mirası aldıktan sonra da Piyer'e olan borcunu ödedi.

Üç yıl daha geçince, yani 1820'de Nikolay, para işlerini öyle yoluna koydu ki Lısiye Gori yakınında küçük bir mülk satın aldı ve babasının Otradnoye'deki malikânesini satın almak için (en büyük emeli buydu) müzakereye girişti.

Zorunlulukla idare işlerine başladıktan sonra çok geçmeden onu öyle bir heves sarmıştı ki bu iş en sevdiği ve hemen hemen tek meşgalesi olmuştu. Nikolay basit bir çiftçiydi, yenilikleri, özellikle o sıralarda moda olan İngiliz yeniliklerini sevmezdi, tarım hakkında yazılanlarla dalga geçerdi, haraları, pahalı üretimleri, değerli buğday ekimlerini sevmez ve genellikle tarımın hiçbir kısmıyla ayrıca meşgul olmazdı. Gözünün önünde her zaman yalnız bütün bir "malikâne" vardı, onun herhangi bir parçası değildi. Malikânenin ise başlıca maddesi yerdeki, havadaki azot, oksijen, pulluk ve gübre değil; azotu da, oksijeni de, gübreyi de, pulluğu da işleten asıl alet, yani işçi ve köylüydü. Nikolay işe sarılıp da çeşitli işlere nüfuz edince köylü onun dikkatini özellikle üzerine çekti; köylü ona yalnızca bir alet gibi değil, bir amaç, bir hakem gibi görünüyordu. Önce köylüyü, onun gereksinimlerini, iyi ve kötü saydığı şeyleri anlamaya çalışarak incelemişti; yalnızca emir, talimat verir göründü, gerçekteyse köylülerin tavır ve hareketlerinden de, sözlerinden de, iyi ve kötü hakkındaki hükümlerinden de ders aldı. Ve ancak köylünün zevklerini anlayınca, onun diliyle konuşmasını öğrenince, onların sözlerinin gizli anlamlarını kavrayınca, kendini onunla kaynaşmış hissedince, ancak o zaman onu cesaretle idare etmeye, yani mujiğe karşı olan görevini yerine getirmeye başladı. Nikolay'ın çiftlik işleri çok parlak sonuçlar verdi.

Malikâne idaresini ele alınca Nikolay, hemen, yanılmadan, bir çeşit güçlü sezgiyle, vekil, muhtar, temsilci olarak öyle kişilere iş verdi ki, seçmeye hakları olsa köylüler de ancak onları seçerlerdi; memurları da hiçbir zaman değiştirmezdi. Gübrenin kimyevi içeriğini araştırmadan, "zimmet" ve "matlup"a (alay olsun diye böyle söylemekten hoşlanırdı) girişmeden önce köylüdeki davar sayısını öğrenir ve bu sayıyı mümkün olan bütün yollarla çoğaltmaya çalışırdı. Köylü ailelerine en büyük ölçülerde yardımlar yapar, onların ayrılıp parçalanmasına izin vermezdi. Tembelleri, ahlaksızları, zayıfları aynı şekilde takip eder, cemiyetten çıkarmaya çalışırdı.

Ekimlerde, ot ve ekin biçme zamanlarında kendi tarlalarıyla mujiklerin tarlalarına aynı ilgiyle bakardı. Çok az toprak sahibinin tarlası Nikolay'ınkiler kadar erken ve iyi ekilip biçilir ve çok mahsul verirdi.

Ev hizmetçileriyle senli benli olmayı sevmez, onlara "tufeyli" der, söylendiği gibi, onları başıboş bırakır, şımartırdı; bir hizmetçi hakkında bir emir vermek gerekince ve özellikle cezalandırmak gerektiği zaman kararsızlık gösterir, evdekilerin hepsinin fikrini alırdı; ancak bir mujiğin yerine ev hizmetçilerinden birini askere göndermek mümkünse bunu hiç tereddüt etmeden yapardı. Köylüleri ilgilendiren emirleri verirken hiçbir zaman asla tereddüt geçirmezdi. Her emrinin bir veya birkaç kişiden başka herkes tarafından onaylanacağını bilirdi.

Sırf keyfi istediği için birine eziyet etmeyi veya onu cezaya çarptırmayı kabul etmediği gibi canı istediği için de bir kimsenin yükünü hafifletmeye veya onu ödüllendirmeye razı olmazdı. Yapılması ve yapılmaması gereken şeylerin ölçüsünün ne olduğunu söyleyemezdi ama bu ölçü onun ruhunda sağlam ve sarsılmaz bir şekilde yerleşmişti.

Savaş ve BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin