VII - VIII - IX - X

30 0 0
                                    



Petersburg'da bunlar olurken Fransızlar Smolensk'i geçmiş, Moskova'ya ilerliyorlardı. Napoléon'un tarihçisi Thiérs, başka tarihçiler gibi, kahramanını mazur göstermek gayretiyle onun Moskova varoşlarına elinde olmayarak çekilip götürüldüğünü söyler. O da tarihî olayların açıklamasını bir kişinin iradesinde arayan bütün diğer tarihçiler gibi haklıdır. Napoléon'un Moskova'ya Rus komutanlarının maharetiyle çekilip götürüldüğünü söylenen Rus tarihçileri gibi o da haklıdır. Burada, bütün geçmişin olup bitenlere bir hazırlık oluşturduğunu düşüncesini sağlayan retrospektiflik (rucu) yasasından başka, işleri karıştıran bir de karşılıklı ilişki vardır. Satrançta kaybeden iyi bir oyuncu kaybının kendi hatasından ileri geldiğine içtenlikle inanır; bu hatayı oyununun başlangıcında arar ama her hamlesinde, oyun süresince böyle hatalar yaptığını, hiçbir oyununun mükemmel olmadığını unutur. Dikkatini çeken hatayı ancak düşman bundan yararlandığı anda fark eder. Oysa belli bir zamanın şartları içinde gelişen savaş oyunu pek çok şeyin birleşmesinden meydana gelir; burada cansız makineleri idare eden, bir tek irade değildir, savaş, pek çok hareketin sayısız çarpışmasınından doğar.

Smolensk'ten sonra Napoléon, Vyazma'ya yakın Dorogobuj'un ötesinde sonra Tsarevo-Zaymişçe önlerinde savaşmak için fırsat kolladı ama öyle oldu ki, çeşitli nedenlerden dolayı Ruslar, Moskova'dan yüz on iki verst uzakta bulunan Borodino'ya kadar savaşı kabul etmediler. Vyazma'dan sonra Napoléon, doğrudan doğruya Moskova üzerine yürüme emrini verdi.

Moskova, bu büyük imparatorluğun Asya başkenti, Aleksandr'ın halklarının kutsal şehri, Çin pagodaları biçimindeki sayısız kiliseleriyle Moskova. Bu Moscou, Napoléon'un düş gücünü rahatsız ediyordu, Vyazma'dan Tsarevo-Zaymişçe'ye geçerken İngiliz kan kırmızı yorgası üstünde, muhafızları, nöbetçileri, pajları ve yaverleriyle ilerliyordu. Kurmay başkanı Berthiér süvariler tarafından esir edilen Rusları sorguya çekmek için geride kalmıştı. Yanında tercüman Lelorgne d'Ideville olduğu halde dörtnala Napoléon'a yetişerek neşeli bir yüzle atını durdurdu.

Napoléon, "Ee?" diye sordu.

"Platov'un Kazaklarından biri. Platov kolordusunun büyük orduyla birleşmek üzere olduğunu, Kutuzov'un başkomutanlığa atandığını söylüyor. Çok zeki ve geveze!''

Napoléon gülümsedi, bu Kazak'a bir at verilmesini ve yanına getirilmesini emretti. Onunla bizzat konuşmak istiyordu. Birkaç yaver atlarını dörtnala kaldırdılar, bir saat sonra Denisov'un Rostov'a bıraktığı toprak kölesi Lavruşka emir eri mintanıyla Fransız süvari eyeri üstünde, hilekâr, sarhoş bir tavırla, neşeli bir yüzle Napoléon'a yaklaştı. Napoléon kendisiyle yan yana at sürmesini emretti ve sormaya başladı:

"Kazak mısınız?"

"Kazak'ım, Asaletlu (erler, yüzbaşı rütbesine kadar olan subaylara Asaletlu diye hitap ederlerdi).''

Thiérs bu olayı anlatırken, "Kimler arasında bulunduğunu bilmeyen Kazak (çünkü Napoléon'un sade görünüşünde bir Şarklı'ya bir hükümdarın varlığını hissettirebilecek hiçbir şey yoktu) büyük bir teklifsizlikle savaş hakkında konuşuyordu," diyor. Gerçekten de körkütük oluncaya kadar içerek efendisini yemeksiz bırakan Lavruşka bir gün önce kırbaçlanmış ve tavuk bulmak için köye gönderilmişti; burada kendini çapulculuğa vermiş, Fransızlar tarafından esir edilmişti. Lavruşka çok şeyler görmüş, her şeyi alçakça, hilekârlıkla yapmayı görev sayan, efendilerine her türlü hizmete hazır, onların kötü düşüncelerini sezen, zayıf ve bayağı taraflarını bilen terbiyesiz, küstah uşaklardandı.

Lavruşka, kim olduğunu çok iyi ve kolaylıkla anladığı Napoléon'un ortamında hiç şaşırmadı, bütün ruhuyla yeni efendilerine hizmet etmeye çalıştı yalnızca.

Savaş ve BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin